Hayat bir illüzyon değil mi aslında. Hayal kuruyor ve gerçekleştirmek için çabalıyoruz. Tam da Kuyucak’ın “Lavanta Kokulu Köy”e dönüşme yolculuğun da olduğu gibi. Genç bir ziraat mühendisi Ali Sağdaş, Kuyucak köyünün markalaşması için hayal kuruyor. Göçün önüne geçmek, köydeki iş kaynaklarını artırmak, dezavantajlı grup içinde yer alan kadınların istihdam edilmesini sağlamak. Hayalindeki projeye, “Lavanta Kokulu Köy” ismini veriyor. Onunla yaptığım röportajda, Lavanta Kokulu Köy Projesi’nin 512 proje arasında ilk 3’e seçildiğini ve her yıl üç sürdürülebilir turizm fikrine fon desteği veren "Gelecek Turizmde"nin 2016 projeleri içinde yer aldığını öğreniyorum. Kuyucak’ın lavanta sezonu boyunca 80 bin turist ağırladığını ve lavanta yetiştiriciliğinde Fransa’ya alternatif oluşturduğunu söylüyor. Lavanta Kokulu Köy’ün, dünyanın sayılı kırsal turizm merkezlerinden biri olduğunu belirtiyor. Kuyucak’ın sadece Isparta’nın değil, Türkiye’nin bir başarı öyküsü olduğunun da altını çiziyor.
ZİYARETÇİLER LAVANTA HASADI YAPIYOR
Lavanta Kokulu Köy, misafirlerini, 25 Haziran-15 Ağustos tarihleri arasında ağırlıyor. Lavanta tarlalarının görsel şöleninden nasibini almak isteyenler, bu tarihlerde belirtilen rotaları geziyor. Fotoğraflar çekip, bu güzellikleri ölümsüzleştiriyorlar. Örneğin düğün hikâyeleri başlı başına bir iş kolunu oluşturuyor. Hatta biz bir tanesinin çekimine tanık olduk. Gün doğumu ve gün batımı fotoğrafçılığı da bu iş kolunun bir parçası.
Lavanta Kokulu Köy; tiyatro, dans, yoga eğitimi için de en çok tercih edilen yerlerden biri. Lavanta tarlalarının yanında kurulan yeme içme mekânları da üreticilere başka bir gelir kapısı aralıyor. Yolunuz ağustos ayında Kuyucak’a düşerse, köy halkıyla birlikte hasat yapabilir, lavantanın bereketini ruhunuza çekebilirsiniz. Biz ekip olarak, çekim aralarında, kadın girişimciler tarafından kurulan kooperatifte mola verdik. Siz de bizim yaptığımız gibi, hemen oracıkta yapılan, kabaklı, peynirli ve patlıcanlı gözlemelerden yiyebilir; ardından lavanta kahvenizi içip, kadınların kendi elleriyle hazırladıkları, lavanta ürünlerinden satın alabilirsiniz. Lavanta Kokulu Köy hikâyesinde, başrol oyuncuları kadınlar, aslında bütün hayat hikâyelerinde olduğu gibi. Örneğin Gülşah Özcan, 2016 yılında Kuyucak’ta ilk pansiyonu açan kadın girişimci. Parası yetmediği için, ineğini ağlaya ağlaya satarak girmiş bu işe. Şu anda işlerinin çok iyi gittiğini söylüyor ve bütün kadınlara cesaretli olun, kesin başarırsınız diyor.
PROJE İLE TURİST SAYISINDA ARTIŞ YAŞANDI
Kuyucaklılar kırk beş yıldır lavanta yetiştiriyorlar. Hiçbir zaman geçimlerini idame ettirecek kadar para kazanamamışlar. Ta ki Lavanta Kokulu Köy Projesi başlayana kadar. Köyün muhtarı Mehmet Aydemir, lavantayı pazarlamakta güçlük çeken köy halkının lavanta turizmi sayesinde, çok iyi para kazandıklarını söylüyor. Köydeki pansiyonların şubat ayından itibaren dolduğunu, 2 bin yatılı misafirin ilk yıl için müthiş bir rakam olduğunu belirtiyor. Çekimler süresince günün tamamında köy halkıyla birlikteydik. Lavanta Kokulu Köy Projesi'nin onlara ne kadar iyi geldiğini gözlemledik. Biz insanlar için akciğerler ne kadar önemliyse, ülkeler için de köyler öyle. Sağlıklı nefes almak, kırsalın kalkınmasıyla başlıyor. Topraktan geldiğimizi ve gerçek zenginliğin toprak olduğunu hiç unutmadan köye ve köylüye yatırım yapmak gerekiyor. Bu konuda çalışan, kaynağını besleyen ve ona değer katanlar büyük alkışı hak ediyor.