MAYIS-HAZİRAN 2021 / KAPAK KONUSU

AR-GE için kooperatifleşmek gerek


Dr. M. Erhan EKMEN    

24.05.2021 


Hemen her sektörde bazen çağın gerisinde kalmamak, bazen de piyasada rekabet edebilmek amacıyla araştırmalar yapılır ve elde edilen bulgularla işler geliştirmeye çalışılır.

AR-GE adı verilen bu çalışmalar aslında sektörde sürdürülebilir başarının anahtarıdır. Genel bir tanım yapmak gerekirse, AR-GE çalışması, sektörde üretimi ve kaliteyi arttırmak amacıyla yeni uygulamalar, ürünler ve hizmetler yaratmak için sistematik olarak kültür, insan ve toplum bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının artırılmasıdır. Bu dağarcığı arttırabilmek için yeni sistem ve uygulamalar tasarlarken sırasıyla mevcut temel bilginin toplanması, sahadaki uygulamalarla bilginin geliştirilmesi ve elde edilen sonuçların denenerek uygulanabilir hale getirilmesi gereklidir. Sürekli tekrarlanması gereken bu süreç pahalı ve oluşturulması güç bir takım şartların yerine getirilebilmesine bağlıdır. Üstelik çevre ile uyumlu ve sürdürülebilir olmalıdır. Yani yeni bir ürün geliştirirken, faydadan çok zarara neden olunmamalıdır. Her adım bir sonraki gelişimin önünü açmalıdır. 
 
Bu genel yaklaşım çerçevesinde insanlığın geleceği açısında AR-GE belki de en fazla tarım sektörü için önemlidir. Çünkü hayatta kalabilmek için mutlak ihtiyaç duyduğumuz gıda üretimini derinden etkileyecek küresel ısınma ve iklim değişikliği tehdidine neden olan etmenlerin ortadan kaldırılmasında ve doğaya verilen tahribatın onarılmasında elimizdeki en önemli güç bilgi ve teknolojidir. Başta genetik çeşitlilik, toprak, su ve hava olmak üzere üretim kaynaklarımızı koruyarak kullanmayı başarabilmek için modern bilgi ve son teknikleri, hassas cihazları ve teknolojik gelişmeleri en iyi şekilde kullanabilmeliyiz. Bunun için sürekli bunları geliştirmeli ve bu amaçla araştırmalara devam etmeliyiz. 
 
Diğer yandan tarımın ekonomik şekilde sürdürülebilmesi ve piyasalardaki rekabete karşı AR-GE faaliyetleri hem firmalar, hem de ülkeler için önemli imkanlar oluşturmaktadır. Bu durum olağan olarak ülkemiz için de geçerlidir. Ülkemizde tarımla ilgili sorunların çözümüne yönelik yıllardır yapılan bütün toplantılarda alınan kararlar arasında belki de en moda olanı “AR-GE’ye daha fazla kaynak ayırmalıyız” önerisidir. Özellikle akademik camiadan gelen uzmanlar hep gelişmiş ülkelerin AR-GE faaliyetlerine ve bütçelerine dikkat çekerler. Bütün bu ifadeler doğrudur ama genellikle sözde kalır. Bir başka alanda sorunların çözümüne ilişkin yapılacak yeni bir toplantıya kadar konu unutulur. Ülkemizde tarım alanında en büyük AR-GE yatırımcısı devlettir. Personel sayısı, yurt çapına yayılmış enstitüleri ve buralardaki fiziki imkânları ile üniversite ve özel sektörle yaptığı iş birliği bakımından ciddi bir finansör ve yönlendiricidir. Dünyanın sayılı tarım üreticisi ülkeleri arasında yer alan bir ülke için elbette bu kadarı yeterli değildir. Sektördeki her kesimin uzmanı olduğu kendi alanı ile ilgili AR-GE çalışmasını yapması gereklidir. Ama bu gereklilik ülkemiz ihtiyaçları düşünüldüğünde yeterince yerine getirilmemektedir. Biz de hedeflenen düzeye gelemeyen AR-GE çalışmalarının tarımda gelişmiş ülkelerde nasıl başarılabildiğine dünyadan örneklerle bakalım.
 
Tarımda ileri gitmiş ülkelerde ürünleri marka değeri haline gelmiş, holdingleşmiş şirketlerin çoğunun kendi AR-GE bölümleri vardır. Hatta genel ya da belli bir sektöre özel AR-GE hizmeti vermek için uzmanlaşmış kurumlar bile bulunmaktadır. Bu arada bu ülkelerdeki meşhur tarım markalarının önemli bir bölümü, kooperatif tipi şirketlerdir. Yani tarımda gelişmiş ülkelerde AR-GE faaliyetlerinin, kooperatiflerin vazgeçilmez ve öncelikli görevleri olduğu söyleyebilir. Halbuki kooperatifçilik hakkında ülkemizde genel kanı; sadece ucuz girdi temin ettikleri, bir de belki ürün satışına yardımcı oldukları şeklindedir. Bundan biraz daha da fazlasını yapabilenler ise çok başarılı kooperatif kategorisine girmektedirler. Dünyada kooperatifçilik anlayışı bundan çok daha ötedir. Kooperatiflerin öncelikli görevlerinden biri, yeniliklerin getirilmesinde ve gelişimin sağlanmasında bulundukları yerlerde önder görevi üstlenmeleridir. Bu nedenle tarımda gelişmiş ülkelerdeki kooperatiflere bakarsak, inovasyon ve AR-GE çalışmaları kooperatifin olağan işleri arasında yer almaktadır. Bu durum aslında kooperatiflerin bulundukları topluma sağladıkları önemli bir kamu hizmetidir. Diğer taraftan zorlu piyasa şartlarında mücadele edebilmenin yolu: verilen hizmeti ve üretilen ürünü sürekli günün gereklerine ve müşterinin bitmek bilmeyen taleplerine göre yenileyebilmeyi ve geliştirebilmeyi gerektirir. 

Haber Görseli

Örnekler vermeye teknoloji konusunda en ileri olan ülkelerden başlayabiliriz. Teknolojideki yüksek seviyesi ile tanınan Kore’nin Tarım Kooperatifleri Federasyonu’nun (NACF), bünyesinde bir Kooperatifçilik Üniversitesi, ayrıca kendine ait AR-GE Şirketi ve Biyoteknoloji Enstitüsü bulunuyor. Federasyonun Tarım Kooperatifi Üniversitesinde (Nonghyup Agricultural Cooperative Univesity) akıllı tarım uygulamaları ve sanayi-akademi iş birliği programları ağırlıklı eğitim yapılıyor. Federasyona ait AR-GE odaklı Biyo-Teknoloji Enstitüsü (Nongwoo Bio) ise ABD, Hindistan, Çin, Myanmar, Endonezya ve Türkiye’de şubeleri olan dev bir kuruluş. Başarının altın yolu sloganıyla çalışan Enstitünün kendilerine ait tohum geliştirme çalışmaları ile yaptıkları faaliyetler kapsamında Antalya’da bile şubesi var. Teknoloji devi bir diğer ülke olan Japonya’nın aynı zamanda kooperatifçilikte de devleştiğini söyleyebiliriz. Japon Tarım Kooperatifleri Birliği Milli Federasyonu (Zen-Noh/JA) bünyesinde 4 adet Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü bulunuyor. Tarımsal Araştırma ve Geliştirme Merkezi, yenilikçi tarımsal üretim teknolojileri kullanarak Kooperatif aracılığıyla satılan ürünlerin kalitesini arttırmaya ve kooperatifteki insan kaynağını geliştirmeye çalışıyor. Hem üreticilerin hem de tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere yeni çeşitler üretmenin, yetiştirme teknolojileri ve üretim malzemeleri geliştirmenin yanı sıra tarımsal ürünlerin gıdaya dönüştürülmesi teknolojileriyle de ilgileniyor. Ayrıca, eğitim kursları ve tesis ziyaretleri yaparak bilgini yayılmasını sağlıyor. Kooperatif bünyesinde hayvancılık üretim işine odaklanmış üç AR-GE birimi daha bulunuyor. Bunlar sırasıyla hayvan besleme yönetimi ve verimliliği arttırma ile ilgili teknoloji geliştiren Yem ve Hayvancılık Merkezi Araştırma Enstitüsü, çiftlik hayvanlarında bulaşıcı hastalıkları önlemeye çalışan ve sanitasyon yönetimini destekleyen Hayvan Sağlığı Enstitüsü ve embriyo transferi teknolojisini kullanarak yüksek genotipli Japon siyah sığır eti (Wagyu) üretimine yardımcı olan Embriyo Transferi Araştırma Merkezinden oluşuyor. 
 
Avrupa’ya geldiğimizde ise durum daha da çeşitlenerek artıyor. İspanya’nın meşhur emek kooperatifi olan Mondragon İşçi Kooperatifi Federasyonu, bugün Covid-19’a karşı kendi aşısını geliştirme konusunda çalışıyor. Kendilerine ait bir banka ve bu kapsamda sosyal sigorta sistemi kurulması ile ilgili yaptıkları araştırmalar sonucu İspanya’nın sayılı finans kuruluşları arasında yer alıyorlar. Kooperatif bünyesinde on üç adet AR-GE merkezi bulunuyor. Buralarda üretimi kolaylaştıran robotik makine üretiminden akıllı ev aletlerine, otomotivden inşaata, sağlık hizmetlerinden finans ve ticarete, lojistikten yenilenebilir enerjiye kadar birçok konuda gelir getirici yenilikçi çalışmalar yapılıyor. Aslında Kooperatif bu sayede AR-GE için para harcamanın ötesinde ana faaliyetlerine ilaveten hiç küçümsenmeyecek kadar ciddi bir kazanç sağlıyor. Üstelik buralardaki bilgileri ve yenilikleri ortaklarının kullanımına sunabilmek için rehberlik ve eğitim kursları düzenleniyor. Hollanda’da Wageningen Üniversitesi, Fransa’da Montpellier Üniversitesi gibi tarımsal inovasyon, AR-GE konusunda ve yayım konusunda uzmanlaşmış akademik kurumlar, sahada kooperatifler ile iş birliği yaparak hizmetlerini tarım sektörüne ulaştırmakta hatta bütün dünyaya satmaktalar. Bu arada İskandinav ülkeleri özellikle Finlandiya’nın Tarım Kooperatifleri Federasyonu (Pellervo) tarafından süt üzerine yapılan AR-GE çalışmaları bütün sektöre yön vermektedir. Almanya ve Avusturya’daki Raiffeisen Kooperatifçilik Hareketi kapsamında yapılan çalışmalar, Danimarka’daki AR-GE faaliyetleri yine bu duruma örnek olarak gösterilebilirler. 
 

Haber Görseli

Bu örnekleri, tarımda dünya çapında büyük üretim potansiyeline sahip ülkelerle daha da arttırmak mümkündür. Hindistan Tarım Kooperatifleri Birliği (IFFCO), organik tarım ve gübre kullanımı konusunda telefon ile yönlendirme ve tüketimi azaltma konusunda AR-GE faaliyetleri yürütmekte ve üniversiteler ile iş birliği yapmaktadır. Çin, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde üretimi planlayan kooperatifler, AR-GE konusunda kendi özel birimlerini kurmuşlar ve üniversitelerle alan bazlı anlaşmalar yaparak ortaklarına hizmet sunmaktadırlar. Benzer durum ABD’de de görülmektedir. ABD’de iş devletin verdiği AR-GE vergi indiriminden faydalanmaya yönelik proje hazırlama danışmanlık firmaları boyutuna kadar taşınmış durumdadır. Brezilya Kooperatifler Birliği (OCB) tarafından bitkisel üretim, hayvancılık ve ormancılık işletmeciliği konularında faaliyet gösteren AR-GE enstitüsü bulunmaktadır.
 
Kooperatiflerin AR-GE çalışmalarına katılımı konusunda ülkemizde en belirgin örnek olarak, Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği (Pankobirlik) katkılarıyla kurulan Konya Gıda ve Tarım Üniversitesini verebiliriz. 2013 yılında kurulan 2 fakülte, 3 enstitü ve 7 uygulama ve araştırma merkezi olan Üniversite ülkemizde sektöre önemli katkılar vermesi beklenen bir eğitim ve araştırma kuruluştur. Kooperatifçilik konusuna özel bir araştırma merkezi de olan Üniversitenin kooperatifçilik ilkeleri ve değerleri konusunda etkin ve öncü roller üstlenmesi ve sanayi ile iş birliğinde kooperatif tipi girişimcilik konusunda atılımlarda bulunması gerekmektedir. Benzer üniversitelerden farklı olarak kooperatif kuruluşunun katkılarıyla kurulan bir üniversite olmanın farkındalığı ile umarız sektörde kendilerine olan ihtiyacı en kısa sürede karşılayacak faaliyetleri gerçekleştirebilirler. 
 
Görüldüğü üzere tarımda sağlanan başarı asla tesadüfi değildir. Ardında kooperatiflere dayanan büyük bir güç ve çaba vardır. Bu kapsamda sahip olduğumuz azim ve inançla Türk tarımında üstesinden gelinemeyecek bir sorun bulunmamaktadır. 

kooperatifleşmek