MART-NİSAN 2018 / AYIN KONUSU

Bitkisel yağ sektöründe üretici örgütlenmesi


  

10.04.2018 

Bitkisel yağ sektöründe üretici örgütlenmesi
Dünya nüfusundaki artışa paralel olarak artan gıda talebi karşılamada bitkisel yağların önemli bir payı bulunuyor. Dünya tarımsal üretiminin yüzde 6’sını oluşturan yağlı tohumların ekim alanlarının yüzde 60’ını soya fasulyesi oluşturuyor. Bu üretimin yüzde 41’i ABD ve Brezilya’da gerçekleştiriliyor. Diğer yağlı tohumlarda en büyük üreticiler ise ayçiçeğinde Ukrayna ile Rusya, palm yağında Endonezya ile Malezya, pamukta Çin ile Hindistan ve kolzada Kanada ile Çin. Ekim alanlarını her yıl daha da büyüten bu ülkeler aynı zamanda küresel piyasalarda etkili örgütlere de sahip.

Bitkisel yağ üretiminde temel ham madde, zeytin, ayçiçeği, kolza, susam, soya, mısır, haşhaş, aspir ve palm gibi bitkiler. Bunlara ait yağlı tohumlardan küspe ve ham yağ elde ediliyor. Küspe, hayvan yemi olarak kullanılırken ham yağ , natürel, rafine veya sertleştirme işlemine tabi tutularak sıvı ya da margarin olarak sofralık bitkisel yağa dönüştürülüyor. Bunlara ilaveten ham yağ sabun, boya ve biyodizel üretiminde kullanılıyor. 

Pazarı geniş, kazancı yüksek bitkisel yağ sektöründe, dünya çapında faaliyet gösteren 80’den fazla örgüt bulunuyor. Dünya yağlı tohum üretiminde lider olan ülkeler örgütlenme konusunda da gelişmiş durumda. Örneğin ABD’de ulusal düzeyde yapılanmış ama dünya çapında faaliyet gösteren 10’dan fazla örgüt var. Bunlar Amerikan üreticisinin daha fazla kazanabilmesini sağlamak amacıyla uluslararası piyasalarda rekabet avantajı sağlamaya çalışıyor.

Avrupa Birliği’nde de benzer bir durum mevcut. Bütün üye devletlerin uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren ulusal örgütleri olmasının yanı sıra 10 tane çatı teşkilat karşımıza çıkıyor. Bunlar, AB Yemler, Yağlı Tohumlar, Zeytinyağı, Yağlar ve Katı Yağlar Arz ve Ticareti Birliği (COCERAL), Avrupa Palm Yağı Birliği (EPOA), Avrupa Yağ Bilim ve Teknolojisi Federasyonu (EURO Fed Oil), Avrupa Oleo-kimyasal ve Ürünleri Grubu (APAG), Avrupa Yem Üreticileri Federasyonu (FEFAC), Avrupa Yağ İşlemcileri ve Üreticileri Derneği (EFPRA) ve AB Yağlı Tohum Kırıcılar ve Yağ İşleyicileri Federasyonu( FEDIOL) olarak sıralanabilir. FEDIOL, AB üyesi 15 ve AB dışı 5 ülkenin ulusal örgütlerinin katılımıyla kurulmuş en üst örgüt. AB menşeli ya da ithal edilen, yıllık yaklaşık 55 milyon ton ham ürün, 180 tesiste işlenmekte ve 20 bin kişiye istihdam sağlanmakta. Avrupa pazarında gıda, yem, teknik ve enerji kullanımı için satılan ürünleri yıllık 23 milyar avro ciro yapıyor.

1950’LERDE BAŞLADI

Ülkemizde bitkisel yağ üretim potansiyelimiz yeterli olmasına rağmen bazı nedenlerden dolayı istediğimiz seviyede üretim gerçekleşemiyor. Sektörde en önemli maliyet kaynağı olan ham yağın, maliyetinin yaklaşık yüzde 95’i yağlı tohum üretimden kaynaklanıyor. Tohum üretimindeki en yüksek maliyet ise tarla kirası, gübre, mazot, tohum ve işçilik. Beslenme hatta hayvancılık açısından önemli bir yeri olan bitkisel yağların üretiminden işlenmesine ve pazarlanmasına kadar bütün safhalarının birlikte ele alındığı bütüncül bir yaklaşımla temel sorunların üstesinden gelinebilir. Bu sorunların çözümü üretici ile sanayicinin planlı bir şekilde birlikte organize olduğu örgütlü bir yapı ile sağlanabilir. Tabii ki burada yine en önemli politika uygulama aracı üretici örgütleri olarak karşımıza çıkıyor.

Türkiye’de 1950’li yıllarda başlayan bitkisel yağ sanayi, 1970’li yıllarda yabancı sermayeli şirketler ile Tarım Bakanlığının yürüttüğü ortak projeler ile büyüdü. Sektörle birlikte yağlı tohumlu bitkilerin yetiştiriciliği de düzenli olarak gelişti. Tarım açısından uygun şartlara sahip olmamıza karşın, üretim tüketimin tamamını karşılayamamaktadır. Bu duruma etken faktörler ise yağlı tohumlarda ürün planlamasının olmaması, birim alandaki kazancın diğer ürünlere göre düşük olması ve alternatif ürünlerle rekabet edememeleri, yağlı tohum üretim maliyetlerinin ve ham yağ fiyatlarının dünya ortalamalarının üzerinde olması olarak sıralanabilir.

Sektörün çatı teşkilatı olan Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD), yağlı tohum kırıcıları, rafinatörleri ve margarin üreticileri gibi işleme yapan paydaşlar tarafından 1975’te kuruldu. Türkiye’deki bitkisel sıvı ve katı yağ talebini yerli üretim ile karşılamak ve sektörde dayanışma sağlamak amacıyla kurulan derneğe, 55 firma ve kooperatif üye.

Haber Görseli

22 TANE ÜRETİCİ BİRLİĞİ BULUNUYOR

Ülkemizde yağlı tohum üreticileri iki ayrı kanun altında örgütlenmiş durumda. Bunlardan ilki 5200 sayılı Üretici Birlikleri Kanunu kapsamında yer alan üretici birlikleri. Ayçiçeği, pamuk, kanola, kolza, fındık, yerfıstığı, zeytin ve yağlı tohumlar ürün gruplaması altında yer alan toplam 22 adet üretici birliği bulunuyor.

Diğer üretici örgütlenmesi ise 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri Kanunu kapsamında yer alan kooperatifler. Sektörde faaliyet gösteren beş adet Tarım Satış Kooperatifi Merkez Birliği bulunuyor. Bunlar Tariş (pamuk ve zeytinyağı), Çukobirlik (pamuk ve soya fasulyesi), Antbirlik (pamuk ve pamuk tohumu), Karadenizbirlik (ayçiçeği tohumu) ve Trakyabirlik (ayçiçeği tohumu) olarak sıralanabilir.

Altlarında birçok kooperatifi ortak olarak barındıran bu merkez birliklerinin en önemli işlevleri, piyasada düzenleyici olmaları. Merkez birlikleri ortaklarına tohum, gübre ve nispeten ucuz finansman sağlarken, hasat sonrasında ortaklarının ve diğer üreticilerin ürünlerini alıp işleyerek ham yağı sanayiye, rafine yağını ise toptan ve perakende sektörüne satmakta.

Bu arada Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğine bağlı iştiraklerden biri olan Tarım Kredi Gıda Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından sektörde yürütülen faaliyetlerden de bahsetmek gerekir. Merkez Birliğine ait 5 ilde bulunan 100’den fazla kooperatif tarafından tedarik edilen ayçiçeği yağı ve zeytinyağı ile üretim yapan üç fabrika tek bir marka altında birleşerek piyasaya girmiş durumda. Bu girişim üreticinin emeğini değerlendirmenin en iyi yolunun kooperatiflerle nasıl başarılabileceğine dair güzel bir örnek aslında. Dünya fiyatlarına göre dönemlik desteklerin biyodizel ve küspe gibi alternatif yaklaşımlarla planlanması mevcut üretici örgütleri tarafından yapılabilirse; birçok paydaş açısından önemli faydaların sağlanabileceği yeni örnekler oluşturulabilir.