KASIM-ARALIK 2018 / ÖZEL HABER

En çok küçük göçmen balıkları tüketiyoruz


Hilal DOĞAN     İbrahim BAĞCI 

26.10.2018 


Gelecek nesillere bırakacağımız çok önemli bir emanet olan su ürünleri ve balıklarımız, insan beslenmesi için vazgeçilmez bir protein kaynağı olmasının yanında milli ekonomimize ve istihdama önemli katkı sağlamaktadır. Balıkçılık ve su ürünleri üretim kapasitesi ve yaşam alanı açısından avantajlı bir konumda olan ülkemizde; avcılık yoluyla elde edilen balık miktarı tüm dünyada olduğu gibi değişkenlik gösterirken, yetiştiricilik yoluyla elde edilen balıkta ise uluslararası pazarda 2. sıradayız. Mevcut stoklarımızı korumak, balıkların çoğalması ve sürdürülebilirliğini sağlamak ve ihracat gibi balıkçılığımıza dair önemli konuları, Tarım ve Orman Bakanlığı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünden Avcılık ve Kontrol Dairesi Başkanı Melih Er’den aldık. Ayrıca balığın sağlık açısından faydalarının neler olduğu, ne kadar tüketmek ve nasıl saklanması gerektiği gibi soruların cevaplarını Uzman Diyetisyen Hatice İlkhan bizler için cevapladı.

Klasik bir ifadeyle üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin balık ve balık çeşitliliği potansiyeli tartışılmaz bir gerçek. Son dönem itibariyle ülkemizdeki balık varlığı ne durumdadır?
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de avcılık yoluyla elde edilen balıkçılıkta artık bir sınır noktasına gelindi. Yani bundan sonra avcılık yoluyla elde edilen balıkçılıkta bir artış beklenemiyor. Amacımız tüm dünyada olduğu gibi mevcut stoklarımızı korumak, elimizdekinin sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Ülkemizin son 5 yıllık avcılık potansiyeline baktığımız zaman 300-400 bin ton avcılık kapasitemiz var. Avcılık yoluyla elde edilen balıklar çevresel ve iklimsel koşullara göre değişkenlik gösterdiğinden balık varlığı konusunda net bir rakam veremiyoruz. Mesela hamsi, 17 santigrat derecenin altına düştüğü zaman sürü oluşturuyor. Avcılığının yapılabilmesi için sürü oluşturması gerekir. Geçen sene ve ondan önceki yıl 17 derecenin altına çok geç düştü. Ondan dolayı da bu süreçte bizim kara sularımızı terk etti. Bu yüzden de avcılığı az olabildi.
Su kaynaklarımızdan, yıllara göre değişmekle beraber, yıllık ortalama 600-700 bin ton civarında su ürünleri üretiliyor. Ülkemizde 2017 yılı su ürünleri üretimi, 631 bin ton olarak gerçekleşmiş, bunun 354 bin tonu avcılıktan, 277 bin tonu ise yetiştiricilikten elde edilmiştir.  

Balıkçılığın ekonomimize katkısı ne kadar?

2015 yılı verilerine göre cari fiyatlarla ülkemiz tarımında balıkçılığının payı yüzde 3,3’tür. 2017 yılında gerçekleşen su ürünleri üretiminin parasal değeri ise 1,5 milyar TL avcılık ve 4 milyar TL yetiştiricilik olmak üzere toplam 5,5 milyar TL’dir.

BALIKTA İHRACATÇI BİR ÜLKEYİZ

Üretimde yaşanan bu gelişmelere paralel olarak, 2002 yılında 27 bin ton olan su ürünleri ihracatımız 2017 yılında 157 bin tona, değer olarak ise 97 milyon dolardan 855 milyon dolara ulaşmıştır. Başta AB ülkeleri olmak üzere aralarında Japonya, ABD, Rusya ve Kore gibi ülkelerin de yer aldığı 80 ülkeye balık ihracatı gerçekleştirilmiştir. İhracatımızın yaklaşık yüzde 75’ini balık çiftliklerimizde üretilen balıklarımız oluşturmaktadır. Ayrıca, ürünlerimizin kalite, lezzet ve yüksek standartlara sahip olması nedeniyle yetiştiricilik ürünlerimiz dünya pazarlarında da aranır hale gelmiştir.

KÜLTÜR BALIĞI İLE AV BALIĞI ARASINDA ET KALİTESİ AÇISINDAN BİR FARK YOK

Avcılık yoluyla elde edilen balıkla yetiştiricilik yapılarak elde edilen balık arasında ne fark vardır?

Yetiştiriciliği yapılan alabalık, çipura ve levrek balıkları şekil bakımından av balıklarına göre daha dolgun vücut yapısına sahiptirler. Kültür balıklarının renkleri solgun ve mat, av balıklarının renkleri daha canlı ve parlaktır. Bu durum tüketici tercihini etkileyebilmekte, et kalitesinde fark bulunmamaktadır. Av balığı ise fiyat bakımından kültür balığına göre daha pahalıdır. Ülkemizde kültür balığı kalite standartlarına uygun olarak yetiştirildiğinden güvenle tüketilebilmektedir.
Ülkemizin balık üretimi artırmak ve halkımızın daha bol balığa ulaşmasının sağlanmasındaki diğer bir yol ise yetiştiricilik veya kültür balıkçılığı sektörüdür. Su ürünleri yetiştiriciliği her yıl artmakta, toplam su ürünleri üretimi içerisinde yetiştiriciliğin payı yükselmektedir. Toplam üretim içerisinde su ürünleri yetiştiriciliğinin payı 2017 yılında yüzde 43,8’e ulaşmıştır.

Haber Görseli

Balık varlığının korunması, sağlıklı yaşaması ve daha verimli çoğalmaları için yapılabilecek bir şey var mı?

Biz Bakanlık olarak; balıkların çoğalması ve mevcut stokların kullanılabilmesi için ticari avcılık ve amatör avcılık olarak belirttiğimiz iki tane tebliğ çıkarttık. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından çıkartılan ticari amaçlı tebliğimiz çok detaylı. Avrupa ülkelerinde bile yoktur diyebilirim. Bu tebliğlerde endüstriyel anlamda avcılık yapan gemilere, küçük ölçekli avcılık yapan gemilere ve amatör olarak avcılık yapan kişilere yönelik düzenlemeler bulunuyor.

Yanlış avlanmanın önüne geçmek için Bakanlığın almış olduğu herhangi bir önlem mevcut mu? Balıkçılıkta denetim mekanizması nasıl işlemektedir?

Yasa dışı avcılıkla mücadele amacıyla;  deniz ve iç sulardaki av sahalarında, karaya çıkış noktalarında, işleme tesislerinde, toptan ve perakende satış yerlerinde ve soğuk hava depolarında belirli bir programa bağlı olarak ve ihbara dayalı baskın şeklinde denetimler yapıyoruz. Bu denetimler, Bakanlığımız, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma ve Emniyet birimleri ile birlikte 24 saat esasına göre yapılıyor.

2017 yılında denetimlerde etkinlik daha da arttırılmış, 94 bin 537 denetimde 6 bin 227 cezai işlem uygulanmış ve yaklaşık 10 milyon TL para cezası kesilmiş, 1 bin 648 ton su ürününe el konulmuştur.

Küçük ölçekli kıyı balıkçılığının ülkemiz balıkçılığına katkısı nedir?

Ülkemiz balıkçılık filosunda, deniz ve iç sularımızda balıkçılık yapmak üzere ruhsatlandırılmış 18 bin adet balıkçı gemisi bulunmaktadır. Bu gemilerin yaklaşık yüzde 10’luk kısmını gırgır ve trol diye tabir ettiğimiz endüstriyel balıkçılık faaliyetinde bulunan büyük balıkçı gemileri, yüzde 90’lık kesimini ise geleneksel kıyı balıkçılığı yapan 10 metreden daha küçük boylardaki balıkçı gemileri oluşturuyor.

Bu gemilerle avlanılan ürün miktarına baktığımız zaman filoda yüzde 10’luk bir orana sahip gırgır ve trol gemileri, toplam avcılık üretiminin yüzde 85-90’ını oluştururken yüzde 90’lık orana sahip geleneksel kıyı balıkçılığında bu oran yüzde 10-15 düzeyinde kalıyor.

KÜÇÜK ÖLÇEKLİ KIYI BALIKÇILIĞINI DESTEKLEME MODELİ GELİŞTİRDİK

Küçük ölçekli kıyı balıkçılığının kayıt altına alınması ve desteklenmesi amacıyla başlatılan bir programla, iç sularda avcılık yapan tüm balıkçı gemileri ile denizlerde faaliyet gösteren 10 metreden küçük balıkçı gemileri destekleme kapsamına alınmıştır. Avcılık faaliyetlerinin kayıt altına alınması karşılığında boylarına göre gemi başına bin TL’ye kadar destekleme ödemesi yapılmaktadır.

2017 yılında uygulamaya konulan bu destekleme modeli ile küçük ölçekli balıkçı gemisi sahibi yaklaşık 9 bin balıkçımıza 7 milyon TL ödeme yapılmıştır. Uygulama, bu yıl da devam etmektedir.

Ülkemizde en çok tercih edilen balık türleri hangileridir? Balığın taze olup olmadığını nasıl anlarız?

Denizlerden avcılık yoluyla elde edilen ve toplam deniz ürünleri üretimi içinde en büyük paya sahip olan küçük göçmen balıklardan hamsi, istavrit, sardalya ülkemiz genelinde en çok tüketilen balık türleri.

Taze balığın gözleri parlak ve dışa bombelidir. Tazeliğini yitirmeye başlayınca gözleri matlaşır ve içe çöker. Yine taze balığın derisi parlak ve gergin olur. Pulsuz ise bayatlama başladıkça derisi matlaşır, karın derisi buruşur. Parmakla dokunulduğunda taze balıkta meydana gelen çukurluk hemen düzelir. Bayat balıkta düzelme hemen olmaz. Taze balığın solungaçları canlı kırmızı renklidir. Bayatladıkça renk değişimi olur.

Pullu balıklarda taze iken pulları vücuda yapışıktır. El sürüldüğünde pulların kolay çıkmaması gerekir. Ayrıca taze balığın kokusu az olur.

Haber Görseli

Yeterince balık tüketiyor musunuz ?

Sağlıklı yağlar açısından zengin, güçlü bir protein, fosfor ve D vitamini kaynağı balık sağlıklı bir beslenme planının olmazsa olmazlarındandır. Peki kalp damar sağlığından depresyona kadar birçok yararı olan balığı yeteri kadar tüketiyor musunuz?

Yeteri kadar balık tüketebiliyorum diyebilmek için haftada 2 kez balık yemelisiniz. Ayrıca mevsim balıklarını öncelikle tercih ederseniz daha sağlıklı bir seçim yapmış olursunuz.

Balığın  insan sağlığına yararları neler?

  • Kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyor: İçeriğindeki EPA ve DHA yağları özellikle kötü kolesterol olarak bilinen LDL’nin düşmesini sağlayarak damarlarda pıhtı oluşumuna ve buna bağlı gelişen felç riskine karşı koruma sağlar.
  • Unutkanlığı önlemede yardımcı: Balıkta bulunan omega-3 yağ asitleri beyindeki iltihaplanmayı önlemeye yardımcı olur, aynı zamanda DHA beyin sinyallerinin iletimini sağlayan beyin hücre zarları için yaşamsal önem taşıyor. Bu sayede unutkanlık, bunama, Alzheimer ve diğer nörolojik hastalıklara karşı güçlü bir koruyucudur.
  • Bağışıklık sistemini güçlendiriyor: İçeriğindeki çoklu doymamış yağ asitlerinin antiinflamatuar özelliği sayesinde vücudun enfeksiyonlara karşı savaşında en güçlü destekçilerden biri. Ne güzel ki bağışıklığımızın güçlü kalmasına en çok ihtiyacımız olan sonbahar – kış mevsimi balığı da en bol ve lezzetli bulabileceğimiz dönem.
  • Diyabet riskini düşürüyor: İçeriğindeki yağ asitleri sayesinde insülin direncini azaltabildiği gibi protein oranının yüksek olması ile kan şekerinin dengelenmesine de yardımcı oluyor.
  • Depresyonu önlemede etkili: Beyindeki sinir hücreleri arasındaki iletişimde sorun olursa kişiler duygu durum bozuklukları yaşamaya başlarlar. Balıkta bolca bulunan çoklu doymamış yağ asitleri de beyin hücre zarlarının yapısını güçlendirerek sinir iletimine destek oluyor.
  • Bağırsak dostu: Bazı çalışmalarda omega-3’ün bağırsak kanserine karşı koruma sağladığına dair sonuçlar bulunmuştur.  Balıkta yer alan yağ asitlerinin antiinflamatuar etkisi bağırsakların korunmasına da yardımcı oluyor.
  • Güçlü kemikler: D vitamini kemik gelişimi ve ileri yaşlarda ortaya çıkabilecek kemik erimesi riskini azaltmada büyük rol oynar. 100 gram balıktaki D vitamini miktarı 300 – 1000 IU kadardır. Hamsi gibi küçük yenebilen balıkların da ciddi bir kalsiyum desteği sağladığı düşünüldüğünde kemik sağlığımızı korumak için düzenli olarak balık tüketmekte fayda var.

Haber Görseli

Balık tüketirken nelere dikkat etmek gerekir?

Balık oda sıcaklığında 2 saatten fazla bekletilmemelidir. Balık almaya gittiğinizde eğer uzun bir alışveriş listeniz varsa balığı sona bırakın. Buzdolabında en fazla 1-2 gün, derin dondurucuda ise 3-4 ay muhafaza edilebilir.
Balık kızartıldığında besin değeri düşerken kalorisi oldukça yükselir. Izgara veya fırında pişirme yöntemlerini tercih edin.
Taze balığın eti sert, yüzgeçleri de parlak ve kırmızı olmalıdır. Bastırıldığında yüzeyinde çökme meydana gelmemeli, gözleri berrak ve dolu olmalıdır.

Hamilelik döneminde balık tüketilmeli mi?

Gebelik döneminde balık tüketilmesi bebeğin beyin ve göz gelişimi için oldukça önem taşır. Önerilen tüketim miktarı ise haftada 300-350 gram şeklindedir.

KASIM VE ARALIK AYLARINDA HANGİ BALIKLAR YENİR?

Kasım ayında lüfer, palamut, orfoz, sarıağız, tekir, torik, uskumru, kefal, sazan, yayın lezzetlidir. Kasım ve Aralık, lüferin en lezzetli zamanıdır. Kasım ayı torik akışının en yoğun olduğu zamandır.

Aralık ayında ise uskumru, lüfer, palamut, torik lezzetlidir. Tekir, bolca avlanır ve hamsinin de tam lezzetli olduğu zamandır.

BALIKLA BİRLİKTE YOĞURT TÜKETİLİR Mİ?

Balıkta fazla miktarda protein bulunuyor. Balık bayatladıkça protein yapısı bozulmaya ve bakteri üremeye başlar. Balıkla birlikte süt/ ayran tüketildiğinde zehirlenmelere neden olan histamin maddesi hızlı bir şekilde artar. Bu nedenle tazeliğinden emin olunmayan deniz ürünleriyle birlikte süt ve süt ürünleri tüketilmemelidir.

Balıkçılık Melih Er balığın faydaları