TEMMUZ-AĞUSTOS 2025 / AYIN KONUĞU
Çiçeği dalında koklamak beni yeniliyor
Türk halk müziğinin önemli seslerinden Gülşen Kutlu’yu Türk Tarım Orman dergisinin bu sayısında konuk ettik. Kutlu, sanatçı kimliğinin yanı sıra doğal yaşama duyduğu tutkuyla da biliniyor. Biz de kendisiyle doğal yaşama olan bağlılığı ve TRT sınavıyla başlayan müzik kariyeri üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
Müzik kariyerinizin nasıl başladığını bir de sizden dinlemek istesek neler söylersiniz?
1980 yılının Kasım ayında TRT’nin Türkiye genelinde açtığı ses sanatçılığı sınavını kazandım. TRT Müzik Dairesinin belirlediği kıymetli hocalardan dersler aldım. Nota, solfej, repertuar, nazariyat derslerime Yaşar Aydaş, Coşkun Güla, Bircan Pullukçuoğlu gibi önemli isimler girdi.
Temel dersler adı altında haftanın 5 günü cumartesi günleri de yarım gün olmak üzere 1 yıl hızlandırılmış konservatuar eğitimi aldım.19 Ekim 1982 yılında TRT Ankara Radyosuna stajyer ses sanatçısı olarak başladım.
ÇOCUKLUĞUM MEYVE AĞAÇLARININ OLDUĞU BAHÇELİ BİR EVDE GEÇTİ
Şu anki hayatınızda doğa ve tarım ne kadar yer alıyor? Doğaya, toprağa yönelmek sanatsal kimliğinizin ötesinde size neler katıyor?
Çocukluğum Şereflikoçhisar’da içinde her türlü sebze ve meyvenin olduğu dalların tepesinde olduğumuz, dalından meyve yediğimiz, dalına salıncak yaptığımız bahçeli bir evde geçti.
Oldum olası doğada olmayı, çiçeği, ağacı severim ve doğada vakit geçirmeye çalışırım. Doğada olmak psikolojime iyi gelir; toprağa çıplak ayakla basmak, ağaçları sulamak yabani otları temizlemek bana terapi gibi geliyor, psikolojim düzeliyor.
Doğal yaşama verdiğiniz önem, beslenme alışkanlıklarınızdan evinizdeki eşya seçimine kadar hayatınızın hangi alanlarına yansıyor?
Beslenme özellikle doğala yakın beslenmek çok önemli. “Ne yerseniz ona dönüşürsünüz” felsefesinden yol çıkarak işlenmiş şekeri olabildiğince az tüketmeye çalışıyorum; çayımı, kahvemi şekersiz tüketiyorum. Hazır ekmeği, paketlenmiş ürünleri az kullanmaya çalışıyorum. Mutfakta plastik ürünleri az kullanmaya gayret ederim. Hormonsuz gıdalara ulaşabilirsem onları kullanmaya ve tüketmeye çalışırım.
SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇEVRE BİLİNCİ TARIM BAKANLIĞININ DESTEĞİ İLE MÜMKÜN
Sürdürülebilirlik ve çevre bilinci konularında kişisel olarak attığınız adımlar neler? Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Bahçemdeki ağaçları ve sebzeleri elimden geldiğince ilaç kullanmadan yetiştirmeye çalışıyorum. Çünkü ilk yıllar ağaçlara uygulanan haşere ve kurt ilaçlarını dahi kullanmadık; baktık ki meyvelerin hepsi kurtlanmış, yiyemedik. Sonraki yıllarda makul miktarda ilaçlamak zorunda kaldık.
Sürdürülebilir çevre bilincinin oluşması kesinlikle Tarım Bakanlığının bilgilendirmesi ve desteklemesi ile olacağını düşünüyorum.
Yaz aylarında maalesef su miktarımız azalıyor. Suyun bilinçli kullanımı konusunda vatandaşların ulaşılabilir çözümlerle desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Biliyoruz ki su yoksa hayat da yok.
DOĞAYLA İÇ İÇE OLMAK POZİTİF ETKİ SAĞLIYOR
Doğayla iç içe bir yaşam sürmeniz, müzikal üretimlerinize ve yorumlarınıza nasıl yansıyor? Yeni besteler veya yorumlarınızda bu etkinin izlerini görüyor muyuz?
Doğayla iç içe yaşamak hangi meslekten olursanız olun kesinlikle pozitif etki sağlıyor. Toprağa basabilmek dalından sebze meyve yiyebilmek tarif edilemez bir duygu. Bunları yaşayabildiğim için, ulaşabildiğim için her zaman şükür duygusundayım. Çiçeği dalında koklamak, ağaçlara su vermek, onlara dokunabilmek beni yeniliyor arındırıyor gerçekten.
Gıda alışverişinizi yaparken nelere özen gösteriyorsunuz? Bu konuda sizin için olmazsa olmazlar neler?
Gıda alışverişinde olabildiğince işlenmiş gıda almamaya çalışıyorum. Konserve için malzemeleri, kışlık erzaklar ve donduracağım sebzelerimi bahçemden veya güvendiğim üreticilerden almaya gayret ederim. En önemlisi hazırlarken hijyene dikkat ederim.