TEMMUZ-AĞUSTOS 2025 / RÖPORTAJ
Prof. Dr. Birsin: “Anız yangınları ile ekosistemin flora ve faunası yok ediliyor”
Ülkemizde anız yakmak yıllar boyu tarla tarımının bir parçası gibi görüldü. Ancak zamanla bu uygulamanın toprağa, doğaya ve insana verdiği zarar konusunda bilinç artmaya başlasa da bazı yörelerde anız yakılmaya devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları da anız yakmanın zararları konusunda çiftçileri bilgilendirmek için birçok faaliyette bulunuyor. Biz de anız yakmanın toprağa ve doğaya verdiği zararları, anız yakılan toprakların nasıl yeniden kazanılabileceğini ve anızlı toprağa ekim yapmanın yararlarını Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melahat Avcı Birsin ile konuştuk.
Çiftçiler neden anız yakmak gibi bir yanlış uygulamayı tercih eder?
Bitkilerin hasat-harmanı yapıldıktan sonra toprakta kalan kök, sap yaprak gibi tarlada bırakılan organik atıklara anız adı verilir. Tahılların hasadından sonra tarlada kalan anız içinde biçim sırasında biçerdöverden geçtikten sonra tarlaya dökülen biçilmiş-kesilmiş anız kısmı ve biçimden sonra kök ve bir miktar sap ile tarlada kalan anız kısmı da vardır. Biçilen anız kısmı sap, yaprak, kavuz, kılçık gibi bitki parçalarını içerir ve bunların tarladan alınması kolaydır. Bu biçilen tahıl anız artıkları; kaba yem, hayvan yetiştiriciliğinde altlık ya da mantar üretiminde, kağıt ve ambalaj sanayinde ham madde ve bitkisel malç olarak kullanılabilir. Biçilmeyen kısımda ise biçme yüksekliğine bağlı olarak toprak üstünde kalan sap-yaprak ve toprak altı kısımlar bulunur. Biçim yüksek yapılmışsa ve biçilen anız artıkları tarla yüzeyine eşit dağılmamışsa bu artıkların mutlaka tarladan uzaklaştırılması gerekir. Anız artıklarının fazla olduğu yıllarda, anızlarını değerlendiremeyen çiftçiler anızları yakarak yok eder.
Çiftçiler anız yakmayı, “Tarla yüzeyindeki bitki artıklarının masrafsız ve kısa sürede yok edilmesi; gelecek bitkinin yetiştirilmesi için kolay toprak işleme ve tohum yatağı hazırlaması; hasat sırasında tarlaya dökülen canlı tohumların, yabancı ot tohumlarının ve hastalık etmenlerinin kontrol altına alınması; bazı kene, tel kurtları, kırkayak vb. zararlı böceklerin azaltılması; ikinci ürün tarımında zamandan tasarruf sağlanması; doğrudan ekim makinelerinin çalışmasının kolaylaştırılması; işçilik ve diğer maliyetlerin azaltılması” olarak gerekçelendirir.
Anız yakmanın zararları nelerdir?
Anızların yakılması, yukarıda sıralanan yararları sağlamadığı gibi aksine toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısının bozulmasına, tarla yüzeyinde erozyonun artmasına ve ekosistemdeki diğer canlı popülasyonlarının yok olmasına neden olur.
Kurak bölgelerde anızın yakılmasıyla tarla topraklarının organik maddesinin ana kaynağı yok olur ve toprakta var olan organik madde miktarı hızlıca azalır. Toprağın karbon/azot (C/N) dengesi bozulur, bitki besin maddelerinin alınmasındaki katyon değişim kapasitesi, toprağın kalsiyum içeriği, alınabilir potasyum ve azot miktarı olumsuz etkilenir ve toprak pH’sı değişir. Yapılan bir çalışmada, anız yakılması sonucunda 0-20cm’lik üst toprak katında organik madde miktarının azaldığı ve bu alanlarda buğday veriminin de azaldığı; anızı yakılmayan tarlalarda ise buğday verimin daha yüksek olduğu, çünkü kurak geçen yıllarda anızın toprağın su tutma kapasitesini artırdığı bildirilmiştir.
Anız yangınları toprak içindeki boşluklardaki su-hava dengesini bozarak toprağın su tutma kapasitesini azaltır ve çoraklaşmaya neden olur.
ANIZ YAKILMASI SU VE TOPRAK EROZYONUNA NEDEN OLUR
Anız yangınlarından sonra tarla yüzeyinde bitki artıkları ve örtüsü kalmadığı için toprak yüzeyi su ve rüzgâr erozyonuna açık hâle gelir. Bitkisel üretim için çok değerli olan üst toprak katmanı su ve rüzgâr erozyonu sonucu bulunduğu yerden taşınarak yok olmaya başlar. Küresel iklim değişikliği etkisiyle zamansız ve şiddetli gelen yağışlar anızı yakılmış çıplak tarlalarda kuvvetli sellere neden olarak hem bitkisel üretim alanlarında hem de yerleşim yerlerinde ekonomik kayıplar oluşturabilmektedir. Oysa bitki artıkları ve anız örtüsü; yağmur damlalarının toprağa çarparak sıçratma ve sürüklenme şeklinde ortaya çıkardığı zararı engeller, yağış ile gelen suyun toprak tarafından kolay emilmesini sağlar ve evaporasyon (buharlaşma) sonucu oluşacak topraktaki nem kaybını azaltır.
TOPRAĞIN BİYOLOJİK YAPISI BOZULUYOR
Toprakta yaşayan pek çok mikroorganizma yaşamaları için gerekli besin maddelerini ve enerjiyi anız ve bitki artıklarından sağlar. İşte bu organik maddelerin yakılması toprak içindeki mikroorganizma sayısını azaltıyor ve toprağın biyolojik yapısı bozuluyor. Mikroorganizma içeriği azalan topraklarda mikroorganizma faaliyetleri sonucunda oluşan humus miktarı da azalıyor.
Toprak mikroorganizmaları, organik maddeyi parçalayarak; azot (N), karbon (C), fosfor (P) ve kükürt (S) gibi önemli bitki besin maddelerinin döngüsünde rol alarak toprak verimliliğini artırır. Yapılan çalışmalarda, anız yakılan tarlalarda, toprakta bulunan ve baklagil bitkileri ile ortak yaşayan ve havanın serbest azotunu toprağa bağlayan bakterilerin (Rhizobium) aktivitelerinin önemli oranda düştüğü belirtilmiştir.
Anız yangınları; fare ile beslenen yılan ve atmaca gibi canlıları, bitkilerde ekonomik zarara yol açan unlu bit, beyaz sinek, kırmızı örümcek ve yaprak biti gibi zararlıları yok eden predatör ve parazit yararlı böcekleri de yok ediyor. Buğdayın önemli zararlısı olan sünenin yumurtalarına kendi yumurtalarını bırakarak zararlıyı kontrol altına alan yararlı parazitler de (Trissolcus spp.) anız yangınlarında yok oluyor.
Anız yangınları sürüler hâlinde tarlalarda beslenen kuşların besin kaynaklarını da ortadan kaldırıyor. Tahıl yetiştirilen tarlalar ürün hasadından sonra kaba yem bakımından büyükbaş ve küçükbaş hayvanların beslenmesinde meralar kadar önemli otlatma alanlarıdır. Hem tahıl tarlalarında anızın yakılması hem de bu yangınların yakındaki çayır ve mera alanlarına sıçraması zaten sınırlı olan kaba yem üretim alanlarını daha da daraltıyor.
ANIZ YAKILMASI İNSAN SAĞLIĞI İÇİN DE ZARARLI
Ülkemizde tahılların hasadı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde mayıs ayında başlamakta, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ağustos ayının ortalarına kadar devam etmektedir. Anızların yakılması tahılların hasadından sonra ortaya çıktığı için anız yangınları yaz ayları boyunca farklı bölgelerde görülüyor. Yangınlardan çıkan dumanlar havayı kirletiyor ve küllerin etrafa yayılması önemli çevre sorunlarını ortaya çıkarıyor. Yanan bitkisel materyalin havaya bıraktığı gazların atmosfere karışması sadece küresel ısınmaya sebep olmaz aynı zamanda solunum yolları rahatsızlığı olan kişilerde nefes darlığı, astım atakları ve alerjilere de neden olabilir. Yangınlar sırasında rüzgârın etkisi ile sürüklenen dumanlar kara yollarında görüş mesafesini daraltarak trafik kazalarına sebep olabilir. Rüzgârlı havalarda çıkan yangınlar kontrol atına alınmazsa komşu tarla, bahçe, orman, yerleşim yeri ve elektrik direklerinde büyük zarara yol açabilir. Yangın çıkan arazilerde yaşayan pek çok yabani hayvan telef olabilir ya da yuvalarını terk etmek zorunda kalabilir. Aslında anız yangınları ile ekosistemin flora ve faunası yakılmakta ve yok ediliyor.
Anız yakılan toprağın yeniden verimli hâle getirilebilmesi mümkün mü? Bunun için neler yapılmalı?
Öncelikle anız yangınlarını engellemek için neler yapılmalıdır o başlıklara bakmak gerekir, çünkü yangınlar önlenebilirse zarar da oluşmayacaktır. Biçerdöver ile ürünün hasadından sonra tarlada biçilen ve biçilmemiş bitki sap, yaprak, kavuz vb. bitki kısımları anız olarak tanımlandığı için birim alandan alınacak anız miktarına biçme yüksekliği etkilidir. Biçerdöverde gerekli ayarlamalar yapılarak biçme yüksekliği en aza indirilirken, biçerdöverlere patoz aparatının takılmasıyla da biçilen anızlar anında samana işlenebilir. Bu konuda gerekli teknik destekler biçerdöver kontrol ve denetim ekipleri tarafından verilebilir. Mevcut biçerdöverlere sap parçalama bıçakları ve patoz gibi ekipmanların monte edilmesi ve biçerdöverlerin sisteme hızlıca adapte olması için biçerdöver sahiplerine destek sağlanabilir. Ayrıca, sap parçalama ve anıza doğrudan ekim makinelerini edinmeleri için çiftçilere hibe desteği verilebilir.
Anızın samana işlenmesi hayvansal üretimin gelişmesini destekler, anız artıklarının mantar yetiştiriciliğinde kullanılması anızın sorun olduğu bölgelerde mantar üretimi teşvik eder, anız ve bitki artıkları biyoyakıt, selüloz, kâğıt ve ambalaj materyallerinin üretimi için ham madde sağlar ve böylece anız yangınları önlenebilir.
Anız yangınlarının önlenmesi için sıkı denetimlerin yapılması ve gerektiğinde cezai müeyyidelerin uygulanması, sorumluların bulunmasında kolluk güçlerinden destek alınması ve uydu takip sisteminin getirilmesi, ayrıca anız yangılarının önlenmesinde ülke genelinde birlikte uygulanacak yasal düzenlemelerin yapılması da yerinde olacaktır.
Söz konusu önlemler alınmasına karşın anız yangınları çıkar ve önemli zarar oluşursa neler yapılabilir?
Anız yangıları ile toprağın üst katmanlarında biyolojik aktivite, nem-havalanma ve verimlilik için önemli olan organik madde içeriği yok olur. Bu bozulan toprak yapısı, toprak işlemeyle daha alt kısımdaki daha az zarar görmüş ya da zarar görmemiş toprakla karıştırılabilir. Bu karışım ile toprağın kaybolan bazı özellikleri iyileştirilebilirken bazı özellikler geri kazanılamaz. Anız yangınlarından sonra verimliliği azalan topraklardan yeterli ürün alabilmek için üreticiler, fazla toprak işleme ve kimyasal gübre kullanarak başka ekonomik ve çevre sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Anız yangınları ile topraktan eksilen organik maddeler kimyasal gübreler ile sağlanırken topraktaki besin dengesi de bozulur. Fazla kullanılan azotlu ve fosforlu gübreler toprak mikro besin elementlerinin dengesini bozar, asitli topraklarda pH değerini yükseltmek için kullanılan kireçli gübre uygulamaları da mikro element dengesini bozar. Uzun vadede toprakta yapılan kültürel önlemler, uygun toprak işleme yöntemleri, doğrudan ekim, uygun ekim nöbeti sistemleri, tahıl-baklagil karışık ekimi ve yeşil gübre uygulamalarıyla toprak organik madde içeriği yeniden artırılarak toprağın biyolojik, kimyasal ve fiziksel yapısı yeniden düzenlenebilir.
Çiftçiler bu konuda yeterli bilince sahip mi? Bu bilincin sağlanması için neler yapılıyor ya da yapılmalı?
Bazı bilimsel çalışmalarda; çiftçilerin anız yakma konusunda farkındalığının yüksek olduğu ve anız yakmanın doğaya ve çevreye zarar verdiğini ifade ettikleri bildirilmiştir. Kuşkusuz sınırlı koşullarda yapılan bu araştırma bulguları geneli temsil etmeyebilir. Öte yandan anız yangınlarının tek sorumlusu bilinçli ya da bilinçsiz çiftçi tutum ve davranışları da değildir. Bu yangınlara; iş makinelerinin ve elektrik sisteminin çıkardığı kıvılcımlar, kontrolsüz bırakılan piknik ateşleri, sigara izmaritleri ve aşırı hava sıcaklığı da etki etmektedir.
SADECE ÇİFTÇİNİN DEĞİL TOPLUMUN BİLİNCİ ARTIRILMALI
Çiftçilerin anız yangıları konusunda farkındalığının artırılması için öncelikle konunun paydaşlarının yer aldığı eğitim, seminer, toplantı ve kongreler yapılabilir. Bu eğitim çalışmalarında; anız yakmanın tarlaya, toprağa, doğaya, insana, diğer canlılara ve çevreye verdiği zararlar konu uzmanları tarafından görseller ve gerektiğinde teknik gezi uygulamaları ile desteklenebilir. Tahıl hasadından sonra tarlada kalan anız ve bitki artıklarının saman dışında alternatif kullanımları (biyogaz, biyoyakıt, mantar kompostu üretimi vb.) hakkında da eğitimler verilebilir. Aslında sadece çiftçilere değil, ilköğretimden başlayarak millî eğitimin her kademesinde “doğa ve tarım” konulu zorunlu dersler verilerek toplumsal bilincin artırılması sağlanabilir.
Anız yakmanın zararları ulusal radyo, televizyon ve sosyal medyada kamu spotları şeklinde daha çok yayınlanabilir. Anızlı tarlaların daha kolay işlenmesi için uygun alet ekipman ve duruma göre doğrudan ekim makineleri için destek verilebilir. Ziraat odaları ve çiftçi örgütlerinin, tohum ve ilaç bayileri gibi paydaşlarla çiftçilerin bu konudaki farkındalığını artırmak için iş birliği yapılabilir. Anız yakma konusunda bilinçli ve hassasiyeti yüksek üreticiler ödüllendirilip ayrıca desteklenebilir.
Ülkemizde, anız yakma konusunda var olan ve artırılan farkındalığa rağmen yangınlar ortaya çıktığında; 1983 yılında çıkartılan 2872 sayılı Çevre Kanunu ile düzenlenen para cezası uygulanıyor. Çevre Kanunu gereği 2025 yılında anız yangınları çıktığında dekar başına 556,71 TL idari para cezası uygulanıyor. Anız yakma eylemi orman, sulak alan veya yerleşim alanlarının yakınında gerçekleşirse bu ceza beş kat artırılıyor. Böyle bir durumda ceza miktarı dekar başına 2 bin 783 TL’ye ulaşıyor. Caydırıcı ceza uygulamaları da farkındalığı artıracaktır.