TEMMUZ-AĞUSTOS 2025 / KAPAK KONUSU

Türkiye gıda ve içecek sanayi güçlü ve dinamik bir ekosistem


Murat ÖZKAN    

22.09.2025 


Türkiye’nin gıda ve içecek sektörü, güçlü ekosistemi ve dış ticaret fazlası veren yapısıyla dikkat çekiyor. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı M. Demir Şarman ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajda, sektörün bu güçlü yönlerinin yanı sıra, dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik, gıda güvenliği gibi geleceğe yönelik stratejilerini de konuştuk.

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) olarak Türkiye’deki gıda ve içecek sektörünün genel durumu hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Sektörün güçlü ve gelişmeye açık yönleri neler? 
 
Türkiye gıda ve içecek sanayi, gerçek anlamda güçlü ve dinamik bir ekosistem. Gıda sanayimiz dış ticaret fazlası vererek cari dengeye katkı sağlayan nadir sektörlerden biri. 2024 yılında yaklaşık 27,69 milyar dolar gıda ihracatıyla sektörümüz, dışa bağımlılığı azaltan ve ekonomiye net katkı sağlayan bir yapı sunuyor. Biz sektörü yalnızca ekonomik verilerle tarif etmiyor, aynı zamanda istihdamın büyük bir payını sağlayan; tarım, lojistik, ambalaj ve perakende gibi alanlarla doğrudan bağlantılı bir yaşam zincirinin merkezinde görüyoruz. Tarımın üretici ayağından raflara, sofralara ve ihracata kadar uzanan bu zincir, gıda sanayini bir ulusal güvenlik konusu hâline getiriyor. 
 
TGDF’nin güçlü yönleri arasında zengin ürün ve ham madde çeşitliliği, coğrafi avantaj, çok sayıdaki üretici firmanın varlığı, iç talebin sürekliliği, gelişmiş sanayi altyapısı, esnek üretim kabiliyeti, gelişmiş lojistik ve ambalaj sektörü yer alıyor. Sektörde hâlâ dijital dönüşüm, teknolojik altyapı, inovasyon odaklı AR-GE ve iklim dostu üretime geçiş gibi alanlarda ciddi geliştirme potansiyeli mevcut ve bu başlıklar önümüzdeki dönemin temel gündemlerinden olmaya devam edecek. Ayrıca karbon ayak izimizi azaltmak, döngüsel ekonomiye geçmek, dijital dönüşümü hızlandırmak gibi stratejik başlıklar da gündemimizde. 

Haber Görseli

Federasyon bünyesinde tüketicilerle ilgili yapılan çalışmalar ve projelerden bahseder misiniz? Bu çalışmaların temel amacı nedir ve hangi tüketici gruplarına ulaşmayı hedefliyorsunuz? 
 
TGDF olarak sektörün sadece üretici değil aynı zamanda topluma karşı sorumluluğu olan bir paydaş olduğunu çok iyi biliyor ve gıdanın tüketiciyle kurduğu ilişkiye büyük önem veriyoruz. Aslında biz burada tüketici ifadesini teknik bir ifade olarak kullanıyoruz. Federasyon olarak odağımız vatandaşlarımız. Biz Federasyon olarak kamusal bir görev üstleniyoruz. Her vatandaşımızın yeterli ve güvenli gıdaya sürekli erişiminin sağlanmasının, temel bir hakkı olduğuna inanıyoruz. Bunun sağlanması hepimizin ortak sorumluluğu. Sürdürülebilir bir sistem şeffaflık ve güvene dayanır. Bu bilinçle son yıllarda kamuoyunu bilgilendirme alanında çok yönlü çalışmalar yürütüyoruz. Öncelikle, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Federasyonumuz arasında gıda sektöründe bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi ve gıda okuryazarlığının artırılması amacıyla imzalanan Gıda Okuryazarlığı İş Birliği Protokolü kapsamında yürüttüğümüz çalışmalar, tüketiciye doğrudan dokunan en etkili projelerimizden biri. Özellikle gıda etiketlerini doğru okuyabilme, içerik analizlerini anlayabilme ve manipülatif söylemlere karşı korunma gibi konular kapsamında çalışmalar başlatıldı. Burada temel hedefimiz, tüketiciyi pasif bir izleyici olmaktan çıkarıp, bilgili ve bilinçli bir karar verici hâline getirmek. Bu sürecin somut çıktılarından biri de Bakanlığın hayata geçirmiş olduğu Güvenilir Gıda İnternet Sitesi’nde yer alan “Biliyor muydunuz?” köşesi. TGDF olarak destek verdiğimiz bu dijital bilgilendirme platformu, toplumun geniş kesimlerine gıda güvenliği, katkı maddeleri, raf ömrü, gıda alerjileri gibi kritik başlıklarda sade ve bilimsel dille ulaşmayı hedefliyor. Gıda okuryazarlığını artırmak, bireyin hem sağlığını koruması hem de yanlış bilgi kirliliğinden etkilenmemesi açısından son derece kıymetlidir. GENEL/PUBLIC TGDF Bilim Kurulu’nun öncülüğünde başlattığımız Gıda Sanayi Dizi Seminerleri, sadece sektör profesyonellerine değil doğrudan ya da dolaylı olarak tüketiciye ulaşmayı amaçlayan çok katmanlı bir bilgi platformuna dönüşmüş durumda. 

Haber Görseli

KAMU KURUMLARI İLE İŞ BİRLİKLERİ YAPIYORUZ
Tarım ve Orman Bakanlığı ile ortak yürüttüğünüz önemli çalışmalardan birkaç örnek verebilir misiniz?
 
Safe2Eat kampanyamız bu çabanın en görünür çıktılarından biri. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesinin (EFSA) inisiyatifiyle başlatılan ve 2020 yılından bu yana AB üye ülkeleri arasında sürdürülen kampanyaya, bu yıl ilk kez aday ülkelerin davet edilmesiyle, ülkemiz de katılım sağlayan ülkeler arasında yer aldı. Ülkemizde, Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü ile Federasyonumuzun ortaklığında yürütülecek Safe2Eat kampanyası kapsamında, toplumun gıda seçimine güvenle yaklaşmasının sağlanması amaçlanıyor. 23 ülkede birlikte yürütülen bu kampanya, bilimsel temelli gıda güvenliği bilgisi ile tüketici tercihlerinin güçlendirilmesini sağlıyor. Özellikle genç tüketiciler, ebeveynler ve halk sağlığına duyarlı sosyal medya kullanıcıları gibi bilgi kirliliğine en açık gruplar öncelikli hedef kitlemizi oluşturuyor. 
 
TGDF olarak aktif şekilde katkı sunduğumuz en önemli yapı taşlarından biri Tarım ve Orman Bakanlığı Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonu’dur (UGKK). UGKK çalışmaları yalnızca üreticiyi değil, doğrudan doğruya tüketiciyi koruma amacını taşır. Bu sürecin sanayici ayağında yer almak hem düzenlemelerin uygulanabilirliğini temin etmek hem de tüketicinin doğru bilgiyle korunmasına katkı sunmak anlamına gelir. Federasyonumuz, Gıda Kodeksi çalışmalarında teknik görüş aktarmanın yanında kamu ve tüketici yararını önceleyen bir paydaş olarak da yer alıyor. 
 
Sağlık Bakanlığı Ulusal Beslenme Konseyi ise tüketici sağlığını doğrudan etkileyen beslenme politikalarının şekillenmesinde etkin rol oynadığımız bir başka alan. Bu katılım, yalnızca bir gıda üreticisi olarak değil aynı zamanda halk sağlığını önceleyen bir sektör temsilcisi olarak da rol aldığımızın somut bir göstergesi. 

Haber Görseli

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK, BİR ZORUNLULUK DEĞİL REKABET AVANTAJI
Türkiye’deki gıda ve içecek sektörünün sürdürülebilirlik konusundaki yaklaşımı nedir?
 
Sürdürülebilirlik bugün artık bir seçenek değil bir zorunluluktur. TGDF olarak bu yaklaşımı çevresel, ekonomik ve toplumsal sürdürülebilirlik olarak üç sacayağıyla ele alıyoruz. Toprak sağlığı, iklim, su, üreterek ve severek işini yapan insan... Bunlar olmadan sürdürülebilir bir üretimden GENEL/PUBLIC bahsedemeyiz. Üretim aksarsa toplumun gıda güvencesi tehlikede demektir. Gıda üretiminin; iklim değişikliği, toprak ve su kaynaklarının verimli kullanımı, gıda atığının azaltılması, enerji verimliliği, refah içinde yaşayan eğitimli bir iş gücü gibi konularla doğrudan ilişkili olduğu bir dönemdeyiz. Gıda ve içecek sanayi, sürdürülebilirliğin hem yükünü hem de çözümünü içinde barındıran çok katmanlı bir sektör. Sürdürülebilirlik kapsamında, sadece üretim süreçlerinin çevreye duyarlı hâle getirilmesini değil, aynı zamanda bu süreçlerin ekonomik rekabet gücünü koruyarak sürdürülebilir hâle getirilmesini de hedefliyoruz. Çevresel sürdürülebilirlik alanında su tüketimi, karbon ayak izi takibi, enerji verimliliği yatırımları, atık yönetimi ve ambalaj geri dönüşümü gibi konularda büyük firmalarımız önemli adımlar atmakta ve bunu görmek umut verici. Küçük ve orta ölçekli işletmelerde (KOBİ’ler) de konunun önemi fark edilmeye başlandı. Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi uluslararası düzenlemeler, ihracat yapan firmalar üzerinde iyileştirilmesini teşvik edici bir etki oluşturmakta. Bu kapsamda Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın etkisiyle, sektörümüzün rekabetçiliğini koruyabilmesi için iklim dostu üretim süreçlerine geçişi kaçınılmaz görüyoruz. Bu süreci sadece mevzuata uyum olarak değil, küresel sorumluluğumuzun gereği olarak değerlendiriyoruz. Sürdürülebilirlik yalnızca çevresel bir hedef olarak görülmemeli. Toplumsal sürdürülebilirlik açısından baktığımızda, emeğe saygı göstermek, daha iyi çalışma koşullarını sağlamak, kadınların üretim süreçlerine aktif katılımını desteklemek ve kırsal alanların sosyoekonomik kalkınmasını sağlamak da bu başlığın ayrılmaz parçaları. Sürdürülebilirlik dediğimizde biz, bütün bu alanlarda eş zamanlı ilerlemeyi hedefliyoruz. Sürdürülebilirlik, hem geleceğe yatırım hem de bugünün yaşam kalitesini yükselten bir anlayıştır. Unutmamak gerekir ki; sürdürülebilirlik, bir zorunluluk değil rekabet avantajıdır.  
 
ÇOK PAYDAŞLI VE BÜTÜNCÜL BİR YAKLAŞIM BENİMSİYORUZ 
TGDF olarak tüketicilerin gıda güvenliğine olan güvenini artırmak ve sektördeki şeffaflığı sağlamak adına önümüzdeki dönemde hangi temel alanlara odaklanmayı hedefliyorsunuz? 
 
Önümüzdeki dönemde, geçen dönemde başlattığımız stratejik projeleri ve çalışmaları devam ettireceğiz. Kurumsallaşmayı daha da ileriye taşımak istiyoruz. Strateji çalıştaylarımızda kararlaştırdığımız üzere bilgi kirliliği ile mücadele ve gıda okuryazarlığının yaygınlaştırılması ile kamu ilişkilerinin geliştirilmesi yine odak noktalarımız arasında olacak ve toplumda gıda güvenliğine dair oluşabilecek güvensizlikleri önleyici bir zemin sağlayacak. Zira toplumda gıdaya yönelik oluşabilecek endişe, korku ve güvensizliklerin önemli bir kısmı, doğrulanmamış, bağlamından koparılmış ya da kasıtlı olarak çarpıtılmış bilgilerden kaynaklanmakta. Bu durum, yalnızca tüketici güvenini değil aynı zamanda sektörümüzün istikrarını da tehdit eder hâle geldi. Bu nedenle, bilgi kirliliği ile mücadeleyi iletişim meselesi olmasının yanı sıra sektörel bir sorumluluk alanı olarak da ele alıyoruz. Ayrıca, bu dönem yurt dışındaki uluslararası kurumlar ve eş değer organizasyonlarla temaslarımızı artırarak dünya ile daha yakın bir ilişki içinde olmayı hedefliyoruz. Sektör bazında kendimizi, standartlarımızı, kalite ve sürdürülebilirlik anlayışımızı; uluslararası sektörel organizasyonlara, iş dünyası örgütlerine ve düzenleyici kurumlara tanıtmayı da amaçlıyoruz.

gıda güvenliği gıda içeçek codex federasyon