MART-NİSAN 2025 / ÖZEL HABER

“İklim değişikliğinden en az etkilenen tritikalenin üretiminin artırılması bir zorunluluk”


Müge ÇEVİK    

05.06.2025 


İklim değişikliğinin getirdiği olumsuz hava şartlarına ve olumsuz arazi şartlarına dayanıklılığı, yüksek besin değeri, düşük glüten içeriği ve unlu mamullerde kullanılabilme özellikleriyle tritikale, buğdaya alternatif bir bitkisel ürün olarak öne çıkıyor. Tritikale ve tritikale unu ile ilgili önemli çalışmalar yapan ve tritikale ununun un piyasasına girmesi amacıyla projeler geliştiren Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Serin İklim Tahılları Bölüm Başkanı Dr. Ümran Küçüközdemir, çalışmalarını dergimiz okuyucuları için anlattı.

Öncelikle çok duyulmayan bir tahıl olan tritikale ve üretimi ile ilgili bilgi verir misiniz? Ülkemizde en çok nerelerde ve ne kadar üretiliyor?
 
Dünya nüfusu giderek artmakta olduğu için gıda üretiminin de artırılması gerekiyor. Ayrıca ülkemizdeki 24 milyon hektar işlenen tarım arazisi varlığı mevcut. Ancak meyilli, taşlı, tuzlu vb. çiftçilerin herhangi bir ürün alamayacaklarını düşündükleri marjinal tarım alanlarının miktarı da oldukça yüksek. Birim alandan daha fazla ürün elde edilebilecek türlerin ekim alanlarının artırılmasının yanı sıra marjinal alanların da tarıma kazandırılması ve bu alanlarda üretilebilecek bitki türlerine ihtiyaç bulunuyor. Buğday ve arpanın verimli ve kaliteli yetişmediği tarla koşullarında tritikale yüksek verim potansiyeline sahiptir. Tritikale buğday ve arpaya göre biotik ve abiotik stres koşullarına daha fazla dayanıklıdır. 
 
2022 yılı itibarıyla dünya genelinde toplam tritikale üretimi yaklaşık 14,2 milyon ton olarak gerçekleşti. Bu üretimin büyük bir kısmı Avrupa ülkelerinden sağlanırken Türkiye 370 bin ton üretimiyle dünya genelinde altıncı sırada yer alıyor. Türkiye’de tritikale üretimi, özellikle hayvancılıkla uğraşan bölgelerde yaygınlaşıyor. Ülke genelinde tritikale üretiminin yaklaşık yüzde 90’ı Karadeniz, Ege, İç Anadolu ve Marmara Bölgelerinde gerçekleştiriliyor. Bu bölgelerde tritikale, yüksek verim potansiyeli, kış zararı ve kuraklık gibi olumsuz koşullarına karşı dayanıklılığı nedeniyle tercih ediliyor. 
 
Doğu Anadolu Bölgesi hayvancılık bölgesi olmasına rağmen bu bölgede kaba ve kesif yem açığı çok fazla. Kesif yem kaynağı olarak arpa ve tritikale üretiminin artırılması gerekiyor. Ancak bu bölgede yaşanan yoğun kış zararı arpa üretimini sınırlandırıyor. Arpa kışa dayanıklılık açısından tahıllar içerisinde yulaftan sonra en hassas tahıl cinsi. Bölgede yağışların üçte ikisi sonbahar ve kış aylarında gerçekleşiyor. Bu nedenle kuru tarım alanlarında tahılların mutlaka kışlık olarak ekilmesi gerekiyor. Ülkemizde sulanabilir alanların sınırlı olması ve bu alanlarda katma değeri daha yüksek bitki türlerinin tercih edilmesi gerektiğinden, yıllık yağışı 450 mm’nin altında tahıl üretimleri kuru alanlarda ve kışlık olarak yapılmalı. Dolayısıyla Doğu Anadolu ve benzer iklime sahip bölgelerde arpa kışlık ekildiğinde kış zararı nedeniyle büyük zarar görüyor, yazlık ekildiğinde ise mutlaka 4-5 kez sulama gerektiriyor. Geliştirilen kışlık arpa çeşitleri bu bölgede yaşanan kış şartlarına dayanıklı değil. Bu nedenle arpa üretimi yeterince yapılamıyor, kış zararı meydana gelmeyen yıllarda ise çok düşük verim (250-300 kg/da) elde ediliyor. Tritikale kışa dayanıklı olması ve kuru şartlarda dekara 600-900 kg verime sahip olması nedeniyle bu bölgede arpaya alternatif bir tahıl olarak ortaya çıkıyor. Hayvancılığın yoğun yapıldığı bölgelerde kaba yemin yanı sıra mutlaka kesif yem olarak üretilmesi ve desteklenmesi gerekiyor. 2010 yılından beri yüksek verimi, abiyotik ve biyotik stres faktörlerine dayanıklılığı nedeniyle tritikale tarımı bölgede hızla artıyor. 

Haber Görseli

Ülkelerin tarımsal üretimini tehdit eden en önemli unsur iklim değişikliğidir. İklim değişikliğinin tarıma etkisinin başında sıcaklığın yükselmesi, yağışların azalması ve bunlara bağlı olarak su kaynaklarında azalma, soğuk ve kış zararlarının üretimi etkilemesi geliyor.  İklim değişikliklerinden en az etkilenen tritikale üretiminin artırılması bir zorunluluktur. 
 
Tritikale ile ilgili yapılan çeşit geliştirme, ıslah gibi çalışmalardan söz eder misiniz? 
 
Ülkemizde tritikale ıslah çalışmaları 1940’lı yıllarda Dr. Osman Tosun tarafından başlatıldı. 1980’li yıllarda ıslah çalışmalarına ilgi arttı,  1990 yılında Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsünde, 1995’te Geçit Kuşağı Araştırma Enstitüsünde, 1997’de Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsünde ve takip eden yıllarda diğer tarımsal araştırma enstitülerinde tritikale ıslah projeleri başlatıldı. Tatlıcak-97 çeşidi ülkemizin ilk tritikale çeşidi olarak tescil edildi. Bütün enstitüler kendi bölgelerine uygun tritikale çeşitlerini geliştirdiler ve geliştirmeye devam etmekteler. 
 
Tritikale ülkemizde önce kurak alanların yoğun olduğu Konya-Eskişehir gibi Orta Anadolu’da daha sonra Sivas-Erzurum-Kars gibi kışların sert geçtiği Doğu Anadolu Bölgesi’nde rağbet gördü. İlerleyen yıllarda hayvancılıkta kaba yem bakımından İç Ege-Marmara ve Trakya Bölgesi’nde yayıldı. 2014 yılından itibaren ülkemizde gelişen tohumculuk sektöründe oluşan talep doğrultusunda özel sektör araştırmacı kuruluşları da tritikale çeşit çalışmalarına ve tohum üretimine başladılar. Bugün ülkemizde 15’i kamu araştırma enstitülerine, 1’i TİGEM’e ve 17’si özel sektör firmalarına ait olmak üzere toplam 33 tritikale çeşidi tescil ettirilmiştir (Tarım ve Orman Bakanlığı, 2025). Bu çeşitlerin büyük çoğunluğunun sertifikalı üretimleri yapılarak çiftçilere ulaştırılmaktadır.  

Haber Görseli

TRİTİKALE UNLARININ UN PİYASASINA GİRMESİNİ AMAÇLIYORUZ
“Tritikale Üretiminin Artırılması ve Bazı Gıda Ürünlerinde Denenmesi” adlı projeniz oldukça dikkat çekici. Projeniz ve sonuçları hakkında bilgi verir misiniz?
 
Proje TAGEM tarafından desteklenmekte. Proje materyali olarak Ayyıldız (ekmeklik buğday) ve Ümranhanım (tirikale) çeşitleri kullanıldı. Bu çeşitlerin yüzde 100 rafine ve tam unları ile çeşitli oranlardaki karışım unları ve bu unlardan yapılan unlu mamuller karşılaştırıldı. En önemli amacımız yüzde 100 oranında tam ve rafine tritikale unlarının un piyasalarına girebilmesini sağlamak. 
 
Ülkemiz tahıllar için uygun bir ekolojiye sahip olmasına rağmen üretim istenilen düzeyde değil. Tritikale biyotik ve abiyotik stres faktörlerine diğer tahıl cinslerinden daha toleranslı. Küresel iklim değişiklikleri, stres koşullarında üretimi yapılabilecek bitki türlerinin üretimlerinin yaygınlaştırılmasını zorunlu kılıyor. Tritikale üretimi diğer tahıllara göre daha düşük girdilerle yapılabiliyor, tarım dışı bırakılmış veya buğdaydan düşük verim alınan alanlarda yetiştirilebiliyor ve çok daha fazla ürün elde edilebiliyor. 
 
GIDA SORUNUNA ÇÖZÜM OLARAK TRİTİKALE 
 
Tritikalenin küresel iklim değişikliklerinden en az etkilenen tür olması, yaşanabilecek gıda sorunlarının çözümüne katkı sağlayabilecektir. Türkiye’de tritikale ekim alanları ve dolayısıyla üretiminin artırılabilmesi için alternatif değerlendirilme imkânlarının belirlenmesi ve sanayiye kazandırılması gerekiyor.
 
Tritikale ilk geliştirildiğinde hedef, insan tüketimine sunulmasıydı. Fakat pazarlama problemi, istikrarsız üretim, tanıtım eksikliği ve insanların yeni gıdaların tüketimine olan ön yargılı yaklaşımları nedeni ile hâlen dünyada üretilen tritikalenin büyük bir bölümü hayvan beslemede kullanılıyor. Oysa besin değeri buğdayla eş değer hatta bazı bileşenler açısından buğdaydan daha iyi olan, buğdayın verimli olamadığı her türlü koşulda yetişebilen, verimi yüksek bir tahıl olarak kabul edilen tritikalenin en kısa zamanda insan beslenmesine kazandırılması büyük önem taşıyor. Bugüne kadar tritikale unları buğday unları ile aynı kategoride değerlendirilmiş, analizler aynı metotlarla yapılmış ve ürünler laboratuvar koşullarında üretilmiştir. Bu çalışmalar, tritikalenin insan beslenmesinde tek olarak kullanılamayacağını gösterse de Ümranhanım çeşidinin yüzde 100 oranındaki unlarından birçok un ve unlu mamul üretilebileceği ön çalışmalarla ortaya konmuştur. Bu çalışmalar üzerine kurgulanan projemizde buğday ve tritikalenin yüzde 100 ve çeşitli oranlarındaki karışım unları ve bunlardan üretilen unlu mamullerin özellikleri araştırılmakta. Bu amaçla tritikale ve buğday çeşidinden tam ve rafine unlar hazırlanarak kalite analizleri yapıldı,  unlardan son ürünler yaptırılarak (somun ekmek ve lavaş) ileri gıda analizleri için Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsüne gönderildi, sonuçlar bekleniyor. Erzurum Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ tarafından unlu mamul üretimleri yapıldı ve kurulan stantlarda halkın beğenisine sunuldu. Ürünler çok yoğun beğeni aldı ve tritikale ununa talep arttı. 
 
Yine Enstitümüz tarafından tüketici anketleri yapıldı ve tritikale ürünleri daha fazla puan aldı.  Çalışmalar tamamlandığında proje sonuçlarının değerlendirileceği bir panel yapılarak proje sonuçları sunulup, tartışılacak. 

Haber Görseli

Tritikale ununun insan beslenmesinde kullanılması ile sağlanacak faydalar nelerdir?
 
Yürütülecek çalışmalar sonucunda tritikalenin hangi standartlarda işlenmesi gerektiği, kullanım alanları, kullanım standartları ortaya konacak. Sonuçlar ve elde edilecek ürün çeşitliliği ülke basınında tanıtılacak, sanayicilerle paylaşılacak. Böylece tritikalenin ülke pazarına girebileceğini öngörmekteyiz. Son yıllarda tam tahıl unlarının tüketiciler tarafından tercih edilmesi, daha sağlıklı olması ve tritikalenin doğal olarak çavdar ve buğdayı bünyesinde barındırması, tam tritikale unlarının pazarda yer bulacağını gösteriyor. Ayrıca un fabrikaları tarafından üretilen unlara çeşitli oranlarda katılacak tritikale unları ile paçal unlar yapılabilecek ve ürün çeşitliliği artacaktır.  
 
Özellikle Doğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu gibi bölgelerde bitkisel üretimi sınırlayan birçok faktör söz konusu. Bunlardan en önemlisi kış, soğuk ve kurak zararıdır. Tritikale soğuk, kuraklık, hastalık, zararlılar gibi verimi olumsuz etkileyen faktörlere karşı diğer tahıl türlerinden daha dayanıklı olduğu için yeni pazar (gıda sanayi) imkânlarının artması ile ülkemizde kullanılmayan veya diğer tahıl türlerinden düşük verim alınan kıraç alanlarda tercih edilen bir tür olacaktır. Bu durum atıl durumdaki marjinal alanların tarıma kazandırılmasında önemli rol oynayacaktır. 
 
GLÜTEN HASSASİYETİ OLANLAR TERCİH EDEBİLİR
Ulaştığınız sonuçlara göre tritikale unu ile yapılan mamuller ülkemiz mutfak kültüründe rağbet görecek nitelikte mi?
 
Glüten içeriğinin düşük olması sebebiyle özellikle glüten hassasiyeti olan kişilerin tercih edebilecekleri bir tahıl olabilecektir. Ekmeğin teknolojik özelliklerini belirlemeye yarayan yüksek (HMW-GS; LMW-GS) ve düşük molekül ağırlıklı glütenin alt birimleri D genomundaki Gli-D1/Glu-D3 ve Glu-D1 lokuslarında bulunmaktadır.  Tritikale D genomuna sahip olmadığı için ekmeklik buğdaya göre daha avantajlı olabilir. 
 
Son yıllarda çeşitli tahıllardan unlar, ekmekler vb. ürünler piyasalarda yer alıyor ve çok yüksek fiyatlara satılıyor. Tritikale tarımı düşük girdilerle yapılabiliyor ve birim alandan yüksek verim elde ediliyor. Tritikale unları ve mamulleri raflarda glüteni düşük ürünler arasında yer alabilecek, tercih edilen ürünler arasına girebilecektir.
 
Yürüttüğümüz çalışmalarda yüzde 100 rafine tritikale unundan somun, lavaş, mayalı ürünler (poğaça vb.), kek, kurabiye vb. ürünler yapıldı ve anket sonuçlarında lezzet olarak tercih edildiği görüldü. Ve hatta su böreği gibi açılan ürünlerde buğday ununa göre daha kolay açılabildiği, elastikiyetinin yüksek olduğu için parçalanmadığı, aynı büyüklükteki buğday hamurundan açılan yufkaya göre yufka çapının buğdaydan yüzde 20-30 oranında daha fazla olduğu ortaya konuldu. Yüzde 100 tam tritikale unundan, su böreği gibi açmalık ürünler hariç, rafine undan yapılan tüm ürünler yapılabiliyor ve anket sonuçlarına göre lezzet olarak da tercih edilmektedir. 
 
KAYNAKLAR
TÜİK, 2024. https://biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=104&locale=tr. 
FAO, 2022. https://www.fao.org/faostat/en/#data. Erişim tarihi 05.05.2025
UHK, 2023. https://www.uhk.org.tr/tr/wp-content/uploads/2023/05/uhkayct30nisan2023 . pdf. 
Tarım ve Orman Bakanlığı, 2025. https://www.tarimorman.gov.tr/BUGEM/TTSM/Sayfalar/ Detay.aspx?SayfaId=85

TRİTİKALE Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü