OCAK-ŞUBAT 2025 / EL SANATLARI

Dünyaya miras kalan Türk seramiği: İznik Çinisi


Hilal DOĞAN    

16.04.2025 


Uygur Türkleriyle başlayan Karahanlılarla ve Büyük Selçuklularla devam eden tarihî çini sanatının başkenti İznik’tir. Orta Asya’dan Anadolu’ya taşınan bu sanatın en önemli özelliği özgün hâline sadık kalınarak geçmişten günümüze ulaşmış orijinal desenlerinin muhafaza edilebilmesidir.

Renk ve desenlerini doğadan alan İznik çinisi; eşsiz sanatsal özelliklere ve evrensel bir estetiğe sahip olması, çok eski tarihlerde de var olması, kültürel kimlik öğelerini barındırması dolayısıyla Avrupa’da da muazzam bir ilgiyle karşılanmış ve rağbet görmüştür. Bugün Türk-İslam sanat eserlerinin en iyi ve kadim örnekleri, dünyadaki sanat eserleri müzelerinde sergilenmektedir.
 
Kuvars adında yarı değerli bir taş, cam tozu ve kilden yapılan ağırlıklı olarak turkuaz rengin ve karanfil, lale, sümbül, nar, kuş gibi geçmişten gelen motiflerin kullanıldığı İznik Çinisi; XVII. yüzyılda duraklama dönemine girmiş ve üç yüz yıl araya rağmen, bu tarihi mirasa gönül verenler tarafından tekrar canlandırılmıştır.  Bu usta ellerden biri de çini sanatının adıyla özdeşleşen İznik’ten, İbrahim Çelik. 
 
Sizi tanıyabilir miyiz? Çini sanatçısı olma hikâyenizi bizimle paylaşır mısınız?
 
İznik doğumluyum. İznik’te yetişmiş ve hâlen burada yaşayan, ata mirası çiniyle ilgilenen biri diye tanımlayabiliriz. Küçük yaşlardan beri cam eşyaya bir merakım vardı. İznik’te çini ateşinin tekrar yakılmasıyla birlikte ben o zaman 20’li yaşlardaydım- bu sanatta ben de rol almaya karar verdim. 
 
Faik Kırımlı hocamız 1985’te İznik’e geldi ve çini çalışmalarını başlattı. Ben de seramik ve çiniye o zaman başladım ve hâlen devam ediyorum. Biz eşimle birlikte bu sanatı çalışıyoruz. O daha çok Osmanlı ben de Anadolu, Bizans devri.
 

Fotoğraf Galerisi

SANAT ASİL BİR EYLEMDİR 
Geleneksel Türk seramik sanatı çini deyince ne anlamalıyız?
 
Öncelikle bir sanat eseridir çini ve özel bir sanattır. Sanatta anlam esastır. Varlığın yüreğine sızmaktır sanat, asil bir eylemdir. Geleceğe taşınabilmesi ve ufuklar açabilmesi için o felsefenin kavranması gerekir. Bu sanatı ilk yapanlar ve Anadolu’ya taşıyanlar nasıl bir ruha sahipti bunlar çok önemli detaylardır. Çiniyi şöyle tarif edebiliriz: Çini, özellikleri dolayısıyla Türk-İslam sanat eserlerinin toplamıdır.
 
Çini sanatı sizin için ne ifade ediyor?
 
Çini sanatı benim için duvara asılan, masaya konulan bir süs eşyası değildir. O sahip olduğu estetikten öte bir şeydir. Öyle ki çini, kültür geçmişimize ve taşıdığı manalara bakılınca toplumun ruh mayasında çok önemli bir yere sahiptir. 
 
İznik çinisi esrarengizdir. Hep heyecan duyarsınız, fırını hep beklersiniz. Keyif verir, maneviyatı da yüksektir. Fiziken ve ruhen insanı geliştirir, güzelleştirir.
 
Bu sanatta da üslup ve teknik çeşitliliği var mıdır? Yoksa aslına bağlı kalmak mı önemlidir?
 
Değişik üslup ve teknikler çinide de vardır elbette. Fakat gelenekseli devam ettirip koruyarak üstüne özgün üsluplar ortaya koymak da önemlidir. Yeni şeyler katmak kolay değildir. Bunun için çok ciddi ustalaşmak gerekir. 

Fotoğraf Galerisi

Ağırlıklı olarak çalıştığınız ürünler var mı? 
 
Ağırlıklı olarak İznik çinisi diyelim, bunun çatısı altında XIV-XV-XVI. yüzyılda icra edilen geleneksel eserleri yeniden yansıtmaya çalışıyorum. XI. yy. Selçuklu, Beylikler Dönemi ve daha geriye gidersek Bizans eserlerini canlı tutmaya gayret ediyorum. 
 
Bir eseri tamamlamak ne kadar sürüyor?
 
Bir eserin tamamlanma zamanını belirlemek zordur. Çünkü desenlerden evvel malzemelerin bir hazırlanış süreci var. Tabak, vazo ne yapılacaksa şekillendirilip tabak hâline getirilir, pişirilir, dekorlanıp sırlanır, sonra da fırınlanır. 36-44 saat gibi bir sürenin ardından bekletilir. Sadece dekorlanması da kimi 1 günde kimi de 5 günde yapılabilir diyebiliriz. Desene göre değişir. Sırasıyla; tahrir (desenlerin ana hattını belirler), boyama, sırlama, fırın işlemleri gerçekleşir. 
 
Çini eserler meydana getirilirken hangi malzemeler kullanılıyor? Bu malzemelerin özelliği nedir?
 
Kil, cam tozu ve kuvars temel malzemelerimiz. Boya olarak metal oksit boyaları kullanıyoruz. Fırçaların da doğal olanlarını tercih ediyoruz. Bu malzemelerin özelliği doğallığıdır. 
 
Çinide ana malzemelerin topraktan oluşu, insanı düşünmeye sevk eder. Topraktan yaratıldık ve toprağa döneceğiz, bunu simgeler. 

Fotoğraf Galerisi

TÜRK SANATLARINDA SADELİK, ZARAFET VE ASALET VARDIR
İznik çinisini ayrı ve özel kılan sizce nedir?
 
Teknik olarak İznik çinisini anlamak lazım çünkü sıradan bir şey değildir İznik çinisi. Sahip olduğumuz bu heybetli sanatı ve geçmişi görmemek cehalettir diye düşünüyorum. 
 
Türk-İslam sanatları içinde çok önemli bir yere sahip olan ve hatta onların toplamı mahiyetindeki İznik çinisinin hangi ruh ikliminde meydana getirildiğini düşünmek gerekir. İznik çinisi, büyük bir kütür ve medeniyet birikimiyle oluşturulmuş. 
 
Süsleme alanındaki motifler, sınırsız ve eşsiz bir enerjinin ürünleri olarak karşımıza çıkar. Özellikle Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde kullanılan çini; sade, kullanışlı, somut ve vakurdur. Zarif süsleme sanatları içinde çok özeldir çini. Türk sanatlarında ve çinide şatafat ve abartılı süsleme yoktur; zarafet ve asalet vardır, kompozisyon vardır. Bu kompozisyon kâinattaki düzeni ve insandaki yönünü temsil eder. Bu sanatı armağan edenlerin bize sunduğu sadece inanmışlık değil, teknik donanım, çalışmak ve iş birliğidir. 
 
SABRI OLMAYAN ÖFKELİ İNSANLAR MUTLAKA ÇİNİ GİBİ SANATLARLA HEMHÂL OLMALI
Bu sanat size ne kattı?
 
Bu sanat benim hayatımda çok etkili oldu. Çiniyi bir yolculuk olarak algıladım. Bu, 1 günde 5 günde olmadı. 1985’te Çini ile yolculuğum başladığında hayat yolunda gördüklerimiz gibi bir yoldu bu. Eğer idrak edip anlayarak uğraşırsanız ruhunuzda değişme sağlıyor ve düşünmeye itiyor çini sanatı. İnsanı inceliğe iten bir sanat. 
 
Sabrı olmayan, öfkeli insanlar mutlaka çini gibi el sanatlarıyla hemhâl olmalılar. Çini, insanı geliştiren, yetiştiren bir el sanatı. 2 yıl gibi bir sürede belirgin bir değişim gözlenebilir uğraşan kişide. 
 
Sağlığımızı, psikolojimizi koruyabilmemiz için günlük hayatın sıkıntıları ve koşturmacasından sıyrılabilmek gerekiyor. Tabir yerindeyse, şebeke kesintisi olmalı. İşte kendi ruhumuzla hemhâl olabilmek için sanatla uğraşmalıyız. 
 
Usta varlığı konusunda yeterli mi? Yoksa kaybolma tehlikesi yaşıyor mu?
 
Kaybolma tehlikesini aşmış durumda. Dünyanın en değerli koleksiyonlarında yer bulmuş ve adeta ilahi güç bunu muhafaza etmiş. XVII. yüzyılda bitmiş ve araya yüzyıllar girmiş olmasına rağmen şu an yaşaması müthiş bir hadise. 
 
Usta varlığı konusunda da çok şükür sıkıntı çekmiyor şu anda. Fakat şöyle bir durum var, İznik çinisi sadece ustalarıyla yaşatılmış bir sanat. Aynı zamanda eski eserleri tesis etmekle mümkün olabilmiştir bu. 
 
Tarihimizden süregelen, kültürümüze has bir sanatı icra etmek, onu yaşatmak nasıl bir duygu? 
 
Geçmişle günümüz arasında bağ kurucu olmak çok özel ve güzel bir his. Anlatılmaz yaşanır diyorum. Bu hisleri ve geçmişimize sanat tarihimize ve kültürümüze has bu ata mirasını ve onu icra etmeyi Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şu cümleleriyle ifade etmek isterim:
 
“Cetlerimiz inşa etmiyorlar, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini ısrarla istedikleri bir ruh ve imanları vardı. Taş, ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu.”
 
Buradan okuyuculara iletmek istediğiniz bir mesaj ve öneri var mı? 
 
Ülkemizde çini sanatının ehil ustalar ve sanatçılar tarafından öğretilmesi lazım. Çeşitli kurslar veriliyor fakat ehil eller tarafından yapılmadığı için bu durum çini sanatı için bir dezavantaj ve tehlike oluşturabiliyor. Kısa süreli kurslarla bu sanatın verilebilmesi mümkün değil. 
Bugün bu İznik çinisidir, şu değildir diyebilecek bir merci yok maalesef. Bir sahipsizlik söz konusu ve bunun çözülmesi için yetkililere buradan iletmek isterim. Ata mirasımız İznik çinimize bu standardın acilen gelmesi lazım. Konusuna hâkim, hem alaylı hem mektepli, bu işe gönül vermiş ustalarla bu işin adı konulmalıdır ve İznik çinisi için bir araştırma enstitüsü kurulmalıdır. 
 
Bu ata mirasını bırakanları, getirenleri rahmetle anıyorum. Hem sanatımızı okuyucuya sunmamıza hem de çiniye dair çok önemli bir konuyu arz etmemize vesile olduğunuz için teşekkür ederim.
 
KAYNAKÇA 
* Rüçhan Arık, “Anadolu Toprağının Hazinesi Çini”, İş Bankası Kültür Yayınları.
* Vedat Kaçar, “Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Çini Sanatı”, Yedi Sanat Tasarım ve Bilim Dergisi.
*Bursa Valiliği/İznik çinisi internet sitesi.
*Seçil Şatır, “Türk Kültüründe İznik Çinilerinin Önemi ve Güncel Değerlendirmesi” , ICANAS (Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi) Bildiri Kitabı, Atatürk Kültür, Dil, Tarih ve Yüksek Kurumu.

iznik çinisi