OCAK-ŞUBAT 2021 / GÜNDEM

Tarım Covid-19’dan en az zarar gören sektörlerden


Sema ÖZAY    

14.01.2021 

Dünyada salgın yayıldıktan sonra ülkelerin ilk aldığı kararlar tarım ürünlerinin ticaretine kısıtlamalar getirmek oldu. Yani tarım politikaları, kırsal politikalar çok fazla ön plana çıkmaya başladı. Burada temel amaç, öncelikle kendi vatandaşının gıda güvenliği ve güvencesini sağlamaktı.
Covid-19 virüsünün Aralık 2019’da Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkışının üzerinden bir yıl geçti. Başlangıçta pek ciddiye alınmayan virüs, adeta bilim-kurgu filmlerinde yaşıyormuşuz gibi inanılmaz kısa sürede tüm dünyaya yayılarak yüzbinlerce insanın ölümüne neden oldu. Hala tüm şiddetiyle devam eden ve belirsizliğini koruyan “ortak düşmana” karşı, ülkeler vatandaşlarını korumaya çalışırken bir yandan da ekonomik zararlarını azaltmaya çalışıyorlar. Bu noktada, Covid-19 salgınının tarım sektörüne etkileri ile ilgili sorularımızı Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent GÜLÇUBUK cevapladı.

Hepimizin hayatını çok ciddi şekilde etkileyen Covid-19 salgınıyla 2020 tüm dünyanın zorlandığı, zaman zaman yönetimlerin kontrolü kaybettiği, kaos, acı ve endişe dolu bir yıl oldu. Öncelikle, bu salgın tarımsal üretimi, üreticiyi ve sektördeki iş gücünü nasıl etkiledi?
Burada izin verirseniz önce bir saptamada bulunmak istiyorum. Bilindiği gibi, Tarım Devrimi olarak da adlandırılan Neolitik Çağ bundan yaklaşık 12.000 yıl öncesine dayanıyor. Neolitik Dönem boyunca, avcı toplayıcılar gözlerine kestirdikleri avlarının peşinde koşarken, doğal dünyayı adım adım turluyordu. Ancak, daha sonra köklü bir değişim gerçekleşti ve bu göçebe insan toplulukları avcı toplayıcılıktan daha yerleşik bir düzene geçerek çiftçi oldular. Ve Tarım Devrimi başladı.  Neolitik Çağ’da çiftçiler Mezopotamya’da bitkileri ve hayvanları evcilleştirirken artık geldiğimiz süreçte Covid-19 denilen ve insanların çıplak gözle göremedikleri, göremeyecekleri ve mikroskopta bile zor görünen bir virüs, bu sefer insanları evcilleştirmeye başladı. Tüm dünyada bir virüs toplumları, ülkeleri ve tarımı dizayn etmeye, geleceğe ilişkin davranış ve tutumlarını değiştirmeye başladı.
 
COVID-19’LA BİRLİKTE BESLENME KAYGISI TÜM DÜNYADA İLK GÜNDEM OLDU
Herkesin bireysel, kurumsal ve ülkesel olarak bundan dersler çıkarması ve geleceğe yönelik akılcı politikalar izlemesi elzem oldu. Çünkü insanların en temel gereksinimi olan beslenme, gıda kaygısı bir anda bütün gündemin, hayatın ilk sırasında yer almaya başladı. “Beslenebilecek miyiz, gıda gereksinimlerini karşılayabilecek miyiz ve hatta hayatta kalabilecek miyiz?” sorusu ve kaygısı oluştu. İşte, bu nedenlerle insanlar hangi çağı yaşarsa yaşasın, insanlığın en temel gereksinimi besin ve gıdadır ve bu da hiçbir zaman unutulmamalıdır. Nitekim, bulunduğumuz çağda yani Endüstri 4.0’ın hatta Endüstri 5.0’ın, yapay zekânın, akıllı robotların işlevselliğini en üst düzeyde yaşadığı günümüzde bile Covid-19 salgını tarım ve gıdanın yine vazgeçilmezliğini ortaya koymuştur. 
 
Sorunuz ile ilgili şunu belirtebilirim ki Covid-19’dan en az etkilenecek olan sektörlerden birisi tarım sektörüdür. Çünkü özellikle talep esnekliğinin düşük olması yani mutlak mallar kategorisine girmesi ve ikamesi olmaması nedeniyle, tarım sektörü diğer sektörler gibi üretim daralmasına, sektörel vazgeçmelere daha az maruz kalacaktır. Nitekim, salgının üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine rağmen hem ülkemiz ve hem de dünyada ciddi bir gıda krizi, üretim krizi yaşanmadı. Yaşanan bazı sorunlar daha çok tedarik, paylaşım ve erişebilirlikle ilgilidir. Ancak unutulmamalıdır ki bugün ve gelecekte üretim ve erişebilirlikte sorun yaşanmaması: üretimin, emek hareketliliğinin ve gıda arzının sürekliliğinin sağlanmasına bağlıdır. Türkiye mevcut haliyle kaynaklarını, potansiyelini rasyonel değerlendirebilirse bu konularda sorun yaşama ihtimali yoktur. Nitekim, Covid-19 sürecinde gıda arzının gerçekleşmesinde büyük sorunlar yaşanmadığı görülmektedir. Ancak yine de ifade etmek isterim ki kamu birimlerinin, karar vericilerin, üretici örgütlerinin üretim, tedarik ve lojistik konularında ortak hareket etmeleri ve arz-talebe dayalı bir planlama ile geleceği tasarlamaları gerekmektedir. Salgın süreci kuşkusuz üreticiyi etkilemektedir. Tarımsal girdi maliyetlerindeki yükseliş, pazara erişimde yaşanan bazı sorunlar, iş gücü bulmada bazen zorluklarla erişilmesi gibi durumlar üreticiyi zora sokmuştur. Fakat alınan önlemler ile pazara erişimde, iş gücü bulmada yaşanan zorluklar azaltılmıştır.

Haber Görseli

Koronavirüs öncesi ve sonrası şeklinde karşılaştırırsak ülkelerin tarım politikalarını nasıl etkileyecek? Bireylerin ve toplumun tarım sektörüne bakışında değişiklik yaratacak mı?
Dünyada salgın yayıldıktan sonra ülkelerin ilk aldığı kararlar tarım ürünlerinin ticaretine kısıtlamalar getirmek oldu. Yani tarım politikaları, kırsal politikalar çok fazla ön plana çıkmaya başladı. Burada temel amaç, öncelikle kendi vatandaşının gıda güvenliği ve güvencesini sağlamaktı. Tüm dünya gördü ki sağlık ile birlikte tarım ve gıda salgın sürecinin en önemli sektörleridir. Eğer ulusal düzeyde, küresel düzeyde paylaşım temelli önlemler alınırsa süreçten en az etkilenecek sektörlerin tarım ve gıda olacağı görüldü. 
 
Covid-19 süreci hem bugünü hem de geleceğin belirsizliklerini ve olabilecek istikrarsızlıkları gözler önüne serdi. Geleceği daha fazla planlamayı, tedbirler almayı da şart koştu. Belirsizlik koşullarında karar alma zorunluluğu hem iç piyasalardaki arz-talep koşullarının hem de dış piyasaların yakından izlenmesini öncelikli hale getirdi. Ülkeler daha fazla korumacı politikalar izlemeye başladı. Bu durum tarımda, gıdada dışa bağımlı, ithalatçı ülkeleri kaygıya sürükledi. Bunun için hem ulusal hem de bölgesel-küresel anlamda piyasaları izlemek, üretim-tüketim temelinde arz-talep ilişkilerini analiz etmek, kurumsal-teknolojik yapılanmalara gitmek, zamanında değişimlere gitmek daha fazla önem kazandı. Şu bir gerçek ki ülkeler, toplumlar, bireyler; tarıma, toprağa, gıdaya, suya, doğaya daha fazla önem verecek artık. Bu ortak gelecek için kaçınılmaz bir gerekliliktir. 
 
COVID-19 GIDAYA ULAŞMADA ONLİNE ALIŞVERİŞLERİ ÖN PLANA TAŞIDI
Salgını en az zararla atlatabilmek için sağlıktan eğitime, turizmden sosyal hayata kadar her alanda hala kısıtlı bir hayat yaşıyoruz. Bu kısıtlılık tüketim alışkanlıklarını etkiledi mi? 
Başta da dediğim gibi, bir virüs bizleri evcilleştirdi. Daha fazla eve, iş yerlerimize, illerimize, ülkelerimize kapanmak zorunda kaldık. Bu hem davranış ve tutumlarımızı hem de tüketim alışkanlıklarımızı değiştirdi. 
 
Tüketim alışkanlıkları açısından ayrıca şunu belirtebilirim: Covid-19 sürecinde bütün insanların yaşadığı en önemli olgulardan birisi, tüketime dayalı alışkanlıkların değişme eğilimine girmesi olmuştur.
 
Tüketiciler gıda maddeleri ve temel ihtiyaç malzemeleri dışında harcama yapmamayı tercih etmekte ve tasarruflarını likiditesi yüksek varlıklarda (nakit para, altın, döviz vb.) değerlendirmeyi tercih etmektedirler. Salgın bittikten sonraki süreçte de tüketicilerin eski alışkanlıklarına dönmeyeceği ve harcamalarını asgari düzeyde tutacağı beklenmektedir. Salgın sonrasında daha güvenilir, temiz ve doğal gıdaları tüketmeye yönelik eğilimin artacağı düşünülmektedir. Ayrıca salgın sırasında oluşan evde tüketim alışkanlığının da bir ölçüde devam edeceği öngörülebilir. Covid-19 salgını dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de gıdaya ulaşmada online alışverişleri ön plana taşımıştır. Dijitalleşme fırsatlarından yararlanılarak gıda değer zincirinin etkinliğinin artırılması, değişen davranış kalıplarına uyumu kolaylaştıracaktır.

Haber Görseli

TÜRKİYE’DE TARIM SEKTÖRÜNDE %10’LARA VARAN BİR BÜYÜME OLDU
Salgının etkisi ile yaşanan ekonomik daralma tarımsal ürünlerin daha fazla talebi gibi bir sonuç doğurdu mu?  Yoksa diğer sektörler gibi küçüldü mü?
Evet, tüm dünyada ekonomilerde bir daralma yaşanıyor. Bu ülkemiz için de geçerli. Ama tarımsal üretimde daralma yaşanmadı. Bunda iklim koşullarının dünya genelinde iyi gitmesi, ülkelerin aldığı önlemlerin etkisi üretimde diğer sektörlerde yaşanılanın tersine bir büyüme ortamı oluşturdu. Bu salgının ilk dönmelerinde hatta küresel düzeyde gıda fiyatlarının düşmesine de neden oldu. İlerleyen aylarında ülkelerin, toplumların, bireylerin tedirginliği ile gıdaya karşı bir talep artışı oldu, bu da fiyatların artışına neden oldu. Hatta bazı ülkeler aşırı stokçuluğa bile gittiler. Bu da arz daralmasına bazen yol açtı ve küresel düzeyde fiyat artışlarını da beraberinde getirdi. Bir noktayı da belirtmek isterim ki ülkemizde de ikinci ve üçüncü çeyrekte tarım sektöründe yüzde 10’lara varan bir büyüme oldu. Bu büyümenin nominal olduğu kadar reel büyümeye de dayalı olması gıda güvencemiz açısından oldukça önemlidir. 
 
Her şeye rağmen şu da ortaya çıktı: salgının ilk aylarını sorunsuz geçiren tarım ve gıda sektörü hem ülkemizde ve hem de dünyada bugün belirsizliklere ve risklere karşı kalıcı ve farklı senaryolara dayalı politikalar geliştirilmesine daha fazla gereksinim duymaktadır. Dünyadaki birçok ülke yaşadıkları sorunlara karşı riski azaltan arz güvenliği, ürün sigortası, fiyat desteği, çiftçiye destek; finansal, teknolojik, dijital ve yerel/yerli üretim önceliği ve işçi haklarının iyileştirilmesi gibi uzun erimli önlemler almaktadır. Bu önlemlerin bir kısmı ülkemizde de alındı.

Haber Görseli

TARIMDA ÇALIŞANLAR DA COVID-19 SALGININDAN ETKİLENİYOR
Kentlerdeki korku ve endişenin hâkim olduğu korona virüs atmosferi, tarımla uğraşan nüfusun çoğunluğunun yaşadığı kırsalda da var mı? Bu kitlenin yaklaşımı hakkında neler söylersiniz.
 
Bu soru oldukça önemli. Çünkü kırsalda yaşayanlar, tarım ile uğraşanlar, tarımsal iş gücünü oluşturanlar da Covid-19 salgını sürecinden etkileniyor. Belki bu etkilenme düzeyi kentler kadar olmayabilir. Açıkçası bu konuda fazla bir verimiz, bilgimiz de yok. Ama biliyoruz ki salgın günlerinde insanların en temel gereksinimini olan tarımın, gıdanın üreticileri de sıkıntılar, zorluklar yaşıyor. Ve genelde de kentlerdeki bireyler kadar hizmetlere, olanaklara da sahip değiller. Özellikle online eğitimde çocuklar, yaşlı nüfus, dezavantajlı gruplar kırsalda çok sorunlarla karşı karşıyadır. Bu salgın hastalık döneminde bu nüfus grubuna da kentlerdeki temel hizmetleri ulaştırmak hepimiz için birer görev ve sorumluluktur.

Tarım Covid-19