EYLÜL-EKİM 2021 / KAPAK KONUSU

Barajlarda başarının sırrı


Dr. M. Erhan EKMEN    

29.09.2021 


İnsanların yeryüzünde hayatta kalma mücadelesinde en önemli aşamalardan biri de doğanın gücünü kontrol edebilme ve kullanma kabiliyetleridir. Bu konuda insanlığın belki de en büyük başarılarından biri barajlardır. Suyun muazzam gücüne gem vurmak ve bu gücü kendi ihtiyaçlarımız doğrultusunda kullanmak insana vazgeçilmez imkânlar ve üretim kaynakları yaratmaktadır. Bir yandan düzensizce ve tehlikeli bir şekilde akıp giden suyun emniyet açısından kontrol altına alınması, diğer yandan tarımda, sanayide ve evlerimizde temiz suyun her an ulaşılabilir olması ve nihayetinde elektrik enerjisi elde edilmesi gibi her biri başlı başına nimet olarak kabul edilebilecek yararlar sağlamaktadır.

Burada esas olan bu faydaların en optimal şekilde kullanılabilmesidir. Eğer nihai faydalanıcıya kadar bu hizmetler en az kayıpla ve en yüksek verimle ulaştırılamazsa ya da kullanıcı bu hizmetleri en doğru şekilde sürdürülebilir bir şekilde kullanmazsa yapılan devasa yatırımlar ve masraflar boşa gidecektir. İşte tam bu noktada ister su kullanıcı, ister elektrik alıcı olsun, bütün faydalanıcıların bilinçli bir şekilde, aracısız olarak hem de en ucuz şekilde alabilmelerinin yolları geliştirilmelidir. Tabii bu arada yapılan iş ve işlemler sırasında çevrenin doğal düzeni ve akışı hiçbir suretle bozulmamalıdır. 
 
Küresel boyutta gittikçe değişen iklim koşulları ve hızla artan sıcaklıklar karşısında suyun en az düzeyde kullanımı ve büyük oranda saklanması her geçen gün daha önem kazanmaktadır. Bu nedenle barajlarda başlayan koruma işinin, en fazla tüketicilerde dikkat edilmesi gerekmektedir. Yani büyük zahmetler ile kapımıza kadar gelen su ve elektrik hizmetinin en verimli şekilde ve tasarruflu olarak kullanılması gerekmektedir. Bu konuda evlerimizde nasıl tedbirler alacağımıza ilişkin sürekli eğitici yayınlar yapılmakta ve toplumda bir farkındalık yaratılmaya çalışmaktadır. Ama esas hedef kitle tarım sektörüdür. Çünkü temiz suyun bölgeye göre %65 ile 85’i tarım sektöründe geri kalanı sanayide ve evlerimizde kullanılmaktadır. Yani tarımda yapılacak %10’luk bir tasarruf, sanayide ve evlerimizde kullandığımız suyun karşılık gelmektedir. Modern sulama teknikleri ile bu oranı çok daha yükseklere çıkarmak mümkündür ve hatta gittikçe yaklaşan felaket karşısında bu bir zorunluluktur.
 
Burada karşımıza çıkacak en büyük engel küçük aile çiftçisinin bu pahalı ve uygulaması zor sistemlere nasıl ulaşabileceği ve kullanabileceğidir. Bunun devlet yardımlarıyla yapılabilmesi imkânsız derecede zor ve pahalıdır. Bütün dünyada özellikle de tarımda gelişmiş ülkelerde bunun yolu su kullanıcı üretici örgütleri yani kooperatiflerdir. Örneğin ABD’de Tarım Bakanlığının en önemli birimlerinden olan Kırsal Kalkınma Bölümünde çalışmalar kooperatifler üzerinden yürütülmektedir. Sulama sistemlerinin idaresi ve politikaların belirlenmesinde, suyun adil ve kontrollü bir şekilde kullanılması ve korunmasında kooperatifler öne çıkmaktadır. Sadece suyun değil kırsal alanda kullanılan elektriğin de önemli bir kısmı kooperatifler tarafından tedarik edilmektedir. Üstelik ister elektrik olsun, ister sulama olsun kırsal alan hizmeti olarak kabul edilen bütün bu işlerin arkasında Tarım Bakanlığı bulunmakta ve işin tam ortasında kooperatifler yer almaktadır. Bu açıdan bir barajın kurulması kadar uzun yıllar amacına uygun olarak işletilebilmesi de lazımdır. İşte bu noktada kullanıcı açısından en uygun araç olarak karşımıza kooperatifler çıkmaktadır. Devlet tarafından suyun etkin kullanımına yönelik büyük yatırımlar ve çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaların başarıya ulaşması sulama, drenaj ve taşkın konularında sürdürülebilir su yönetimi ve sahada su kullanıcı çiftçilerin yönetime aktif katılımlarıyla sağlanabilir. Ekonomik açıdan uygun, sosyal olarak kabul edilebilir ve çevresel olarak zarar vermeyen bu sürdürülebilir yaklaşımın sahada çiftçi açısından da benimsenmesi gerekmektedir.  Devletin sahadaki bütün çalışmalarında başarılı olabilmesi için mutlak surette çiftçi ve sulama kooperatifiyle iç içe, birlikte hareket etmesi mecburiyeti vardır.
 
Bu arada barajlar ile ilgili dikkat edilmesi gereken bir başka husus yapılan faaliyetlerin doğal hayata ve çevreye zarar vermemesidir. Bu konuda muhtemelen binlerce üzücü hatta kaygı verici örnek bulunmaktadır. Barajların ekosistem üzerindeki olumsuz etkilerini ve muhtemel tahribatları yok etmek hiç olmazsa minimuma çekmek bir başka öncelikli konudur. 
 
İşte bu noktada da yine su kullanıcı örgütlerin doğa ile uyumlu ve çevreyi koruyan tedbirlerin çiftçiler tarafından uygulanmasının büyük önemi bulunmaktadır. Suyun en az kayıpla kontrollü ve düzgün verilmesi, tuzlanma ve erozyonla mücadele, toprak yapısının korunması, doğal floranın sürdürülmesi, taban suyunun tutulması gibi birçok çevresel uygulama kooperatifler tarafından bilinçli bir şekilde hayata geçirilebilir. 
 
Sonuç olarak, barajların hem sulama hem de ABD’de olduğu gibi elektrik enerjisi imkânlarının kırsal alanda en etkin ve verimli kullanımı kooperatifler aracığıyla gerçekleştirilebilir. Bir barajın başarısı imkânlarının kooperatifler aracılığı ile ne kadar yaygınlaştırılabildiğine bağlıdır.

baraj