TEMMUZ-AĞUSTOS 2019 / TARIM EKONOMISI

Organik tavukçuluk nedir, ne değildir?


Dr. Ali Kemal ÖZTÜRK    

09.07.2019 


Alternatif bir üretim tekniği olarak ortaya çıkan organik tarım, ülkemizde ilk olarak seksenli yılların ortalarında Avrupalı alıcılardan gelen talepler doğrultusunda başladı. İlk önceleri organik kuru üzüm ve kuru incirle, daha sonra ise geleneksel ihraç ürünlerinden oluşan 8 çeşit ürünle devam etti. Günümüzde yaklaşık 80 bin üreticinin, doğadan toplama alanları ile birlikte 600 bin hektarın üzerinde bir alanda gerçekleştirdiği bir üretime ve bunun sonucunda da 200 çeşidin üzerinde bir ürün yelpazesine ulaşıldı. Bu ürün yelpazesi içerisinde beyaz etinde dâhil olduğu et, süt, yoğurt, peynir ve yumurta hayvansal ürün olarak piyasalarda yerini almaya başladı.

Başlangıcından günümüze gerek üretici sayısı gerekse toplam üretim alanı ve miktarında yıllar itibarıyla ortaya çıkan bu artışın, 1998 yılından beri Tarım ve Orman Bakanlığınca sağlanan organik tarım desteklemelerinin bir sonucu olduğu söylenebilir.

Öte yandan 2018 yılı itibarıyla organik bitkisel üretime göre göreceli olarak daha az sayıda olan 177 çiftçi organik hayvancılıkla uğraşmakta olup, bu üreticilere ait 6 bin 149 baş büyükbaş, 34 bin 576 baş küçükbaş ve 1 milyon 258 bin 995 adet kanatlı varlığı mevcuttur. Bu tablo yıllar itibarıyla organik bitkisel üretimde üretici sayısı, toplam üretim alanı ve üretim miktarında ortaya çıkan artışın organik hayvancılıkta da neden sağlanamadığı sorusunu akla getirmektedir. Sorunun cevabı organik tarımda verilen desteklerin sadece bitkisel üretimle sınırlı kalması ile açıklanabilir.

SON BİR YILDA 1 MİLYON 250 BİN ORGANİK YUMURTA ÜRETİLDİ

Gelinen noktada organik hayvansal üretime herhangi bir destekleme ödemesi olmamasına rağmen hayvancılık içerisinde en çok kanatlı yetiştiriciliğine, özelliklede organik yumurta tavukçuluğuna ilgide ve devamında yatırım yapmak isteyenlerde bir artış söz konusu. Ülkemizde organik tavuk yetiştiriciliğine yönelik artan bu taleple 20 ilde 99 üretici tarafından değişik ölçeklerde yetiştiriciliği yapılan bir uğraş haline gelmiştir. Bunun sonucunda da ülkemizde 2018 yılında toplamda bin 261 ton organik kanatlı eti ve 1 milyon 250 bin adet organik yumurta üretimi gerçekleşmiştir.

NEDEN ORGANİK TAVUKÇULUK?

Organik tavuk yetiştiriciliğine yönelik bu talep artışının çeşitli sebepleri bulunuyor. Bunların en başında organik tavukçuluğa yatırım maliyetlerinin diğer hayvancılık yatırımlarına göre daha düşük olması geliyor. Talep artışına yönelik açıklanabilir diğer bir husus ise market raflarında yer alan organik yumurta fiyatlarının yüzeysel, basit karlılık hesapları çerçevesinde iş kurma hayali içerisinde olanlara cazip gelmesidir. Pazarlama noktasında raflarda ortalama 1 lira 20 kuruş ile 1 lira 50 kuruş arası olan organik yumurta fiyatları, basit bir hesapla ortalama 1.000 tavukluk bir işletmeden günlük 1.200 lira ile 1.500 lira arası bir gelirin olacağı varsayımı bu iş koluna ilgiyi artırıyor. Pazarlama noktasındaki raf fiyatlarının aksine organik yumurtanın üreticiden çıkış fiyatının ise yaklaşık 50-60 kuruş olduğu gerçeği, dahası kurulacak işletmede yem vb. diğer maliyet unsurlarının yanı sıra sürünün günlük yumurta verimi bu hesap yapılırken gözden kaçırılıyor. Tüm yatırım kararlarında olduğu gibi organik tavukçuluk yapıp yapmama kararı da pazar ve pazarlama olanakları iyi araştırılarak verilmesi gereken bir karar.

HİBE VE DESTEK VAR MI?

Organik tavukçuluğa ilgi duyanların çoğunun ilk odaklandığı husus yatırım ve işletme maliyetlerini karşılamaya yönelik herhangi bir hibe ya da desteklemenin bulunup bulunmadığıdır. Gerek etlik piliç yetiştiriciliği gerekse yumurta tavukçuluğu Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunca öngörülen illerde dönemsel olarak destek çağrısına göre değişmekle birlikte desteklenmektedir. Ayrıca Ziraat Bankasının düşük faizli selektif kredilerinden de yararlanma olanağı vardır.

HER GEZER TAVUK ORGANİK DEĞİL

Her şeyden öte yatırım kararından önce hiçbir kuralı kaidesi olmadan nerede, ne kadar alanda ve nasıl gezdirildiği bile belli olmayan “gezer tavuk” ya da “serbest gezen tavuk” olarak da adlandırılan yetiştiricilik sistemi ile mevzuatlar çerçevesinde bir üretimi öngören organik tavuk yetiştiriciliğini bir birinden ayırt etmek gerek.

Ülkemizde organik tarım faaliyetleri 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu ve bu Kanun’a dayalı olarak yürürlüğe giren Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik çerçevesinde Tarım ve Orman Bakanlığınca yetkilendirilmiş kontrol ve sertifikasyon kuruluşları (KSK) gözetim ve denetiminde yürütülüyor. Yetkilendirilmiş bu kuruluşlarla yapılacak sözleşmeyi müteakip üretimin her aşamasının yılda en az bir kez kontrol edilerek nihayetinde organik ürün sertifikası düzenlenmekte ve bu sayede ürünün organik olarak ticarete konu olması sağlanıyor.

Hali hazırda Bakanlığımızca yetkilendirilmiş kontrol ve sertifikasyon kuruluşu sayısı 34 olup, bu kuruluşlardan 30 tanesinin hayvancılık konusunda kontrol ve sertifikasyon yetkisi vardır.
 
SERTİFİKASYON MALİYETİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ

Kuruluşlarca öngörülen yıllık kontrol sertifikasyon ücretleri; 3.000’lik bir kapasitedeki bir işletmenin sadece yetiştiricilik aşaması için ortalama 4.000-5.000 TL arası, yetiştiriciliğe ürün işleme ve paketleme süreçleri de dâhil olduğunda ise ortalama 7.000 TL civarındadır.  Bu açıdan kontrol sertifikasyon maliyeti bu üretime girmek isteyenlerin bilmesi ve göz önüne alması gereken bir husustur.

ORGANİK TAVUKÇULUKTA İLK ADIM NEDİR?

Sürdürülebilir işletmecilik açısından pazarın ve pazarlama kanallarının doğru oluşturulması aslında işin ilk adımını oluşturuyor.  Öncellikle yeni kurulacak ticari amaçlı hayvancılık işletmeleri için alınması zorunlu olan yer seçim raporu ve kuruluş izni ile işe başlanmalı.  Devamında kümesler organik tarımda öngörülen ihtiyaçlar doğrultusunda planlanarak inşa edilmeli ve çalışma izni alınmalıdır. Yani kontrol sertifikasyon kuruluşları ile yapılacak sözleşme öncesinde; kuruluş izni, onaylı projeye göre kümeslerin inşası, çalışma izni ve işletme numarası gibi yasal zorunlulukların hepsinin tamamlanmış olması gerekir.

Haber Görseli

ORGANİK TAVUKÇULUKTA KAFES SİSTEMİ YASAK

Organik kanatlı yetiştiriciliğinin en temel kuralı kafeste yetiştiriciliğin yasaklanmış olmasıdır. Kümeslerde kafesler yerine hayvanlara yeterli hareket serbestliği verecek bir iç alanın yanında, açık havada gezinti ihtiyaçlarını karşılayacak, korunaklı ve gölgelikli bir dış alan bulunması zorunluluğu vardır.  Bu çerçevede yumurta tavukları için 6 hayvana 1 metrekare kapalı alan ve hayvan başına 4 metrekare gezinti alanı öngörülmekte iken et üretimine yönelik tavuk yetiştiriciliği için ortalama 10 hayvan veya 21 kg canlı ağırlık için 1 metrekare kapalı alan ve hayvan başına 4 metrekare gezinti alanı öngörülmektedir.

Kümeslerin metrajı ya da yerleşim sıklığı ile ilgili ana hususların yanında kümeslerde bol miktarda doğal havalandırma ve ışık girişine olanak sağlanmalı, kümesin her 100 metrekaresi için toplamda en az 4 m uzunluğunda giriş çıkış delikleri olmalıdır. Hayvan refahı açısından hayvan başına ortalama 18-20 cm tünek, 7 tavuk için 1 folluk veya tavuk başına 120 santimetrekare folluk alanı hesaplanmalıdır.

Organik kanatlı barınakları ya da kümeslerle ilgili olarak gerek kullanılabilir barınak alanı gerekse bir barınakta en fazla bulundurulabilecek hayvan sayısı ile ilgili sınırlamalar vardır. Etlik piliç yetiştiriciliğinde kümesin toplam kullanılabilir alanı 1.600 metrekareyi aşamayacağı gibi, bir kümeste en fazla 3.000 yumurta tavuğu ya da 4.800 etlik piliç barındırılabilmesi bu sınırlamalardandır.

ÇADIR TİPİ KÜMESLER ORGANİK ÜRETİMDE KULLANILAMIYOR

Konvansiyonel üretimde özellikle yumurta tavukçuluğunda barınaklarla ilgili farklı çözüm arayışları içerisinde kullanılmaya başlanan çadır tipi kümeslerin organik tavuk yetiştiriciliğinde kullanılamayacağı yönünde Bakanlıkça sınırlama getirilmiştir. Bu husus kümeslerin oluşturulması sürecinde gözden kaçırılmamalıdır.

Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların açık otlaklara ve meralara erişebiliyor olmalarının aksine kanatlıların sınırlandırılmış açık gezinti alanlarının dışında herhangi bir yere çıkarılamaması, dışarı çıkabilecekleri tek alan olan gezinti alanlarına geçiş süreci uygulanmasını zorunlu kılmaktadır. Genel olarak organik kanatlı yetiştiriciliğinde gezinti alanları için öngörülen 1 yıllık geçiş sürecinin, arazideki geçmiş uygulamalara bağlı olarak kontrol sertifikasyon kuruluşunun onayı ile 6 aya indirilmesi de mümkündür. İş akışı sürecinde, geçiş sürecinden kaynaklı zaman kaybına yol açmamak adına hayvanlar işletmeye getirilmeden önce kontrol sertifikasyon kuruluşu ile sözleşme imzalayarak gezinti alanlarına öngörülen geçiş sürecinin tamamlanmış olması gerekir.

AÇIK GEZİNTİ ALANLARININ TAMAMEN KAPATILMASINI ZORUNLU

Önemli bir diğer husus ise 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ve beraberinde hazırlanan talimatların organik tavuk yetiştiriciliğinde açık gezinti alanlarının tamamının kuş teli gibi malzemelerle kapatılmasını zorunlu kılmasıdır. Bu zorunluluk gerek organik yumurta tavukçuluğunda gerekse organik etlik piliç yetiştiriciliğinde tavuk başına öngörülen 4 metrekarelik gezinti alanının tamamının kapatılmasını beraberinde getirmekte olup, uygulamanın ekonomik ve pratik olmayışı sebebiyle mevcut organik tavukçuluk işletmeleri için büyük dezavantaj oluşturmaktadır.

İster yumurta tavukçuluğunda isterse etlik piliç yetiştiriciliğinde işletmede hayvan olmadan herhangi bir faaliyete başlamak söz konusu olamayacaktır. Kontrol sertifikasyon kuruluşu ile yapılacak sözleşme ve sonrası süreçte öncelikli olarak işletmede ihtiyaç duyulan hayvan varlığı organik tarım kuralları çerçevesinde bir an önce temin edilerek faaliyete başlanmalıdır.

Organik hayvan yetiştiriciliğinin tamamında öncelikli olarak organik işletmelerden getirilen ve tamamen organik yemlerle beslenilen, genetik yapısı değiştirilmemiş, çevreye, iklim koşullarına ve hastalıklara dayanıklı hayvanların damızlık olarak kullanılması en temel kuraldır.

Haber Görseli

ÖNCELİKLE ORGANİK YARKA TEMİN EDİLMEYE ÇALIŞILMALI

Bu temel ilke doğrultusunda organik yumurta üretimine yönelik sürü oluşturulurken iki yol izlenebilir. Öncelikli olarak 6 haftalık geçiş sürecini tamamlayarak organik statüye ulaşmış ve sertifikalandırılmış yarkaların yumurtlama dönemi başlamadan organik yarka yetiştiriciliği yapan işletmelerden doğrudan satın alınması yoluna gidilmelidir. Bu yolla işletmenin ihtiyacı olan organik yarkaların temin edilememesi ya da bulunamaması durumunda ise 3 günlük yaştan küçük civcivlerle sürünün oluşturulması gerekmektedir. Organik yarka temini, işletmenin civciv büyütme dönemiyle zaman kaybetmeden bir an önce üretime geçmesi açısından önemlidir. Organik etlik piliç yetiştiriciliğinde ise her halükarda işletmeye getirilecek civcivlerin 3 günlük yaştan küçük olması zorunlu olup, asgari 81 günlük yaşta da kesime gönderilmelidir.

Organik kanatlı yetiştiriciliğinde; uygun barınak koşullarının sağlanmasının yanında dikkatli bakım besleme ön plana çıkmakta olup, hayvanların fizyolojik ihtiyaçlarına göre yapılacak beslemenin, organik olarak üretilmiş yemlerle yapılması gerekmektedir.

YUMURTLAMA DÖNEMİNDE GÜNLÜK 100-110 GRAM YEM VERİLMELİ

Tavukların açık gezinti alanlarına çıkarılıyor olması, tüm besin madde ihtiyaçlarını bu alanlardan karşılıyor anlamına gelmemektedir ve gelmemelidir de. Organik tavukçuluk işletmelerinde 18-20 haftalık yumurtlama yaşına kadarki civciv büyütme döneminde hayvan başına ortalama 8-10 kilogram organik civciv büyütme yemine, yumurtlama döneminde hayvan başına günlük ortalama 100-110 gram organik yeme ve organik etlik piliç yetiştiriciliğinde ise 81 günlük yetiştirme dönemi için hayvan başına 5-5,5 kilogram organik yeme gereksinim olduğu bilinmelidir. Organik kanatlı beslemede kritik noktalardan biri de kullanılacak yem ve yem maddelerinin GDO’dan ari olması gerektiğidir.

ORGANİK YETİŞTİRİCİLİKTE KİMYASAL İLAÇ KULLANILABİLİYOR MU?

Organik hayvan yetiştiriciliğin tamamında olduğu gibi kanatlı yetiştiriciliğinde de hayvan sağlığı açısından koruyucu hekimlik esas olup,  hastalık önleyici olarak kimyasal yollarla elde edilmiş veteriner ilaçları veya antibiyotiklerin kullanımı yasaktır. Ancak yaralanma veya hastalıklarla mücadelede yetersiz kalması durumlarında ve tedavi amacı ile bu ilaçların kontrollü olarak kullanılmasına izin veriliyor. Bu tip ilaçların kullanılması durumunda ürünün organik olarak değerlendirilebilmesi için kullanılan ilacın vücuttan atılma süresi olan yarılanma süresine göre hareket edilmesi gerekiyor.

Organik tavukçulukta aşı uygulamaları, parazit tedavisi veya zorunlu hayvan hastalık ve zararlıları ile mücadele programları haricinde, bir yıl içerisinde üçten fazla kimyasal kökenli ilaç veya antibiyotiklerin kullanılması halinde elde edilecek yumurtaların, etlik piliç yetiştiriciliğinde ise bir yıl içerisinde birden fazla ilaç kullanılması durumunda elde edilecek etin ve hayvanların organik olarak belgelendirilmesi ve satılması mümkün değildir.

Tüm bu kurallar çerçevesinde üretilen ve sertifikalandırılan organik ürünlerin etiket bilgilerinde: ürünün kime ait olduğu, yetkilendirilmiş kuruluşun adı, logosu, kod numarası ile müteşebbis veya ürün sertifika numarası ve yönetmelikçe belirlenmiş organik ürün logosunun bulunması da ayrı bir zorunluluktur.

Sonuç olarak özellikle organik yumurta tavukçuluğuna çeşitli gerekçelerle bir yönelim söz konusu olmakla birlikte küçük işletmelerde organik tavukçuluk faaliyetleri ülkemizde kırsal kalkınmada alternatif bir yetiştiricilik şekli de olabilir.  Karar verme sürecinde gözden kaçırılmaması gereken en önemli husus ise kurulacak işletmelerin sürdürülebilirliği açısından, pazar ve pazarlama olanakları doğrultusunda pazardan üretime giden bir yol izlenmesidir. Gerek organik tavukçuluk yapma niyetinde olanların gerekse konuya rehberlik etmeye çalışacakların bu çerçevede ve bilgiler doğrultusunda hareket ederek karar vermelerinde fayda vardır.

Yatırım tavukçuluk organik yatırımcı hibe